ly'etmiş Selçuklar geldiklerine OsmanlIlar da iy'etmiş Bizden sonra gelenler de Iy'edecekler geldiklerine Gelebilirlerse tabiy ly'edecek birşey bırakmıyaca'az ki biz
Sayfa 113Kitabı okudu
Legelma Bî • Karwan Osman
Legelma bî dîwarekan çend pitew bin, çend samnak bin Her erruxên, legelma bî, legelma bî, Her erruxên, xoyan nagirin Legelma bî goraniyekan dest le yexey xor bernaden Boy esûtên, bêzar nabin, bêzar nabin, Toş ebîte daykyan Legelma bî em rêgaye çend tarîk bê, lêy natirsim Dilniya be behêztirim lew xemaney rêm pêdegrin Zemanêke êş û azar pêşwazîme bo em rêye Be tenham û le xom winim De dest bere destî mandûm De dest bere destî mandûm Ba pêkewe yek rê bigrîn
Reklam
...üzerindeki projektörün ve algılayıcıların yardımıyla insan kolunu akıllı telefon büyüklüğünde bir dokunmatik ekrana dönüştürebiliyor. Henüz geliştirme aşamasında olan saatin şarjı normal kullanımda bir gün yetiyor. bit.ly/lumiwatch
Sayfa 41
Hâlâ içler acısı bir şekilde ağlamakta olan Em'ly, "Ah Ham!" diye bağırdı. "O kadar da iyi bir kız değilim ben!" (...) "Sen beni hep mutlu ediyorsun." dedi Ham, "Sana bakmak bile mutlu ediyor beni. Gün boyu senin düşüncenle mutlu oluyorum ben." "Ah! Bu yetmez ki!" diye bağırdı Em'ly. "Bu senin iyiliğinden kaynaklanıyor, benden dolayı değil!"
Sayfa 424
O şеy ki insan özü özünə еlər, aləm yığılsa оna еləyə bilməz. #Dağılan tifaq#
‘’Erich, kimbilir, Sophie’yi belki sevebilirdi diye düşünüyorum, Sophie’nin abisi olmasa. Hatta belki de, sevmişti. Ama şairin dediği gibi, herkes sevdiğini öldürür.’’ LY
Reklam
Fârâbî et-Tenbîh’te, Insanın içerisinde ly! eylemlerde bulunmayı da kötü eylemlerde bulunmayı da mümkün kılan bir güç (kuvve) oldugundan bahsetmektedir. Bu güç, insanın kendi gayretiyle elde ettiği bir şey olmayıp dogustandir.288 Nitekim bunu belirleyen faktörlere iklim ve cografya başlığı altında değineceğiz. Doğuştan gelen bu gücün insanda bir eğilim oluşturmakla birlikte, belli tarzda eylemde bulunmak hususunda bir zorunluluk getirmediğini belirten Fârâbî, gücün sadece imkân sağladığının altını çizmektedir. Kişinin ahlâkını oluşturan, iyi veya kötü ahlâka sahip oluşunu belirleyen ayırt etme (temyiz), etkilenim (infî'âl) ve eylemlerin, söz konusu güçle ilişkili olmakla birlikte, ona tamamıyla bağlı olmadığını belirtmektedir. asıl davranacağımızı belirleyen, gücümüz bizi hangi yöne meylettirirse meylettirsin yine bizzat kendimizdir. Bir başka ifadeyle ayırt etme, etkilenme ve eylemlerimiz, kendi kazanımımıza baglıdır. Bunları kendi gayretimizle istediğimiz şekilde gerçekleştiririz ve ahlâkımızı oluşturan şey de bu şekilde gerçekleşen ayırt etme, etkilenim ve eylemlerin niteliğidir.289 Ibn Sînâ da Fârâbî’yle hemen hemen aynı ifadelerle, insanın doğuştan erdemli veya erdemsiz olamayacağını, ancak bazı istidatlarla donanmış olarak doğabileceğini söyler. Söz konusu yatkınlıklar nedeniyle kimse övülemez yahut yerilemez. Erdem veya erdemsizlik, alışkanlık yoluyla yerleşik hale getirilmek (hey’e) suretiyle elde edilen, sonradan kazanılan şeylerdir.290 Ibn Sînâ’nın, söz konusu tabiî eğilimlerin sebebi olarak mi
89 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.