Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
TOPLU CEVAPLAR İddiaların aksine: 1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907 2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı 3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi 4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı 5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı (Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
Zaman var mıydı, gerçekten? Zaman kıymete binmişti. Hele son aylarda herkes için altın kıymetindeydi zaman. ... Zaman! Zaman! Düşünecek zaman, oyalayacak zaman, kazanılacak zaman, savaştan kaçacak zaman. Savaşa ilişkin soruları hep “Zaman gösterecek” diye yanıtlıyordu İnönü. Macit de öyle cevaplamıştı baldızını: “Bilmiyorum Selva, Zaman gösterecek!”
Everest YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Seçim yapmak
Şinasi'yle Macit'ten hangisinin galip geleceğinini merak ediyordu. Fakat gene kendi kendine sordu: "Bu benim elimde değil mi? Hangisine istersem gidemez miyim?" Bu soruya kolay kolay müspet cevap veremiyor, kendisini tahlil edemediği birçok harici tesirlerin baskısı altında hissediyordu.
Sayfa 59 - ÖTÜKEN YAYINLARIKitabı okudu
·
Puan vermedi
Peyami Safa/Fatih Harbiye
Yazarın Doğu-Batı çatışmasını ele aldığı kitabı dikkatli okunduğu taktirde alınmak istenen mesajı bizlere çok güzel bir şekilde veriyor. Neriman, Macit ve Şinasi üçlüsü arasında gidip gelen bir aşk hikayesiyle beraber güzel mesajlar veren değerli bir kitap.
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,5bin okunma
Artık Neriman nereden gelip nereye gittiğini anlıyordu, çünkü iki zıt iştiyakın remizlerini gözleriyle görüyor ve mukayeseler yapabiliyordu. Şinasi Neriman’ın gözünde, aileyi, mahalleyi, eskiyi, şarklıyı temsil ediyordu; Macit yeninin, garbın ve bunlarla beraber meçhul ve cazip sergüzeştlerin mümessili ve namzediydi.
Sayfa 57 - ÖtükenKitabı okudu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre bağımsızlık, mahkemenin davanın taraflarının ve yürütme organının etkisi altında kalmadan yargılama faaliyetini yürütmesi ve karar vermesidir.
Sayfa 144 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
İnsan haklarının birincil özelliği onun bireysel olduğudur. İnsan haklarının ikinci özelliği ise, insanın özgürlük haklarıdır. Bu bağlam içerisinde şunu ifade etmek gerekir. Bir yerde herhangi bir haktan bahsediliyorsa muhakkak ilk dile getirilen şey, onun özgürlükle olan ilişkisidir. Zira hak, talep etme düşüncesini beraberinde getirir, talep etmek özgür olmayı gerektirir. En yalın anlamıyla özgürlük, kişinin hayatını kendi tercihlerine göre kurma çabasının başkalarınca keyfi olarak engellenmemesi ve kişinin eylem olanaklarının kısıtlanmaması anlamına gelir.
Sayfa 140 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Dar çevremde ne kadar içten ve sıcaksam genişleyen muhitlerde o denli çekingen ve hatta silik. Bu yüzden gençliğim iz bırakmaktan sakınarak geçti. Dünyaya gelişimde bile trene, kondüktörü atlatarak binen yolcuların tedirginliğine benzer tuhaf bir duygunun eşlik etmiş olabileceğine inanıyorum. *Muhsin Macit
Hukuk normları öyle yapılandırılmış olmalı ki, farklı açılardan bakıldığında normlar hem bağlayıcı bir özellik taşımalıdır hem de özgürlük yasaları olarak ele alınabilmelidir. Bu durumda bir hukuk normunun geçerliliği devletin, fiilen hukuku kabul ettirirken aynı zamanda meşru yollarla yasa koymayı da olanaklı kılması esasına dayanır.
Sayfa 118 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Denkleştirici veya düzeltici adalet ise Aristoteles açısından, "hukukî ilişkilerde taraf olanların eşit muamele görmesini gerektirir." Bu uygulama açısından, kişisel ve sübjektif durumların nazara alınmaması önemlidir. Zarar verenin neden olduğu zararı ödemesi, sözleşmeyi bozanın bunu tazmin etmesi ve suç işleyenin cezasını çekmesi denkleştirici adaletin gereği olarak görülür. Ve adaletin sağlanmasını ahlakî değerlerin tezahürü olan hukuka bağlar.
Sayfa 93 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Adalet duyusu üstüne inşa edilmiş adalet sisteminde hak, "ödül ve cezanın" adil ve eşit dağıtımıdır.
Sayfa 93 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Aristoteles'e göre, siyasî bir toplum, ahlâkî bir toplumdur ve bu toplumda hukuk ve ahlâk iç içe girmiştir. Bu nedenledir ki, hukukun ahlaki bir temelinin olmadığına yönelik iddialar, ahlaki göreceliğin hâkim olduğu dünyada hangi "doğru" diyebileceğimiz öğretinin bize temel olacağı çok sağlıklı bir değerlendirme olarak görülmemektedir. Hukukun ahlaki bir temelinin olması onun adalet duygusunun üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade eder.
Sayfa 92 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Şinasi Neriman'ın gözünde, aileyi, mahalleyi, eskiyi, şarklıyı temsil ediyordu; Macit yeninin, garbın ve bunlarla beraber meçhul ve cazip sergüzeştlerin mümessili ve namzediydi.
372 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
•Nefes Nefese - Ayşe Kulin•
...Gücünü tarihten alan bir roman... Merhabalar... Yine hiç aklımda olmayan ama kitaplığımda okunmayanlar kısmında görüp de okumuş olduğum Ayşe Kulin eseri olan
Nefes Nefese
Nefes Nefese
'nin incelemesini yapmak istiyorum kendimce. Kitabı beğendim beğenmesine ama yaşananlar, karakterlerin evhamları ( tabiki haklı olarak ) her an tetikte olmaları, adeta bıçak
Nefes Nefese
Nefes NefeseAyşe Kulin · Everest Yayınları · 201311,6bin okunma
Laiklik: Laik terimi dilimize Fransızcadan geçmişse de kelimenin aslı Latince "laicus"tur. Din adamı olmayan kişiler ve "kiliseye ait olmayan" demektir. Bu durumda laik kişi ruhban sınıfına mensup olmayan kişiyi tanımlamaktadır. Kavramın geçmişten günümüze geçirdiği serüvene baktığımızda da genellikle, dini düzene dayanan toplumda din adamlarının dışında kalanları anlatmak için kullanıldığı görülmektedir. Aynı bağlamda kavramın Yunanca aslı olan "laos" halk, "laikos"da halksal demektir. Benzer örüntüde Hristiyanlıkta da kilise adamlarına “clerici", bunun dışında kalanlara "laici" denilmiştir. Sıfat olarak ise "laik" kelimesi, devletin, bireyin ya da varlıkların ve beşerî ilişkilerin dini normlara bağlı olmayan niteliklerini belirtmektedir.
Sayfa 64 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.