Eğer beni, benim eski anlayış ve usûlümle mahkûm ettireceklerse, ben zaten onun mahkûmuyum.
Sayfa 130Kitabı okudu
MAHKÛM- Reis Beyefendi! MAHKÛM- Şu anda benim vaziyetimde bulunan bir adamın, ayrıca ceza görebileceği bir suç var mıdır? REİS BEY- Yapamazsınız; kanun ellerinizi bağlamıştır. MAHKÛM- Ya, sözle, dille yaparsam? REİS BEY- Hiçbir değeri olmaz. MAHKÛM- Olsun, olmasın... Cezalandırılabilir miyim? REİS BEY- Hayır! MAHKÛM- Yani serbestim. Dilimi hiçbir kaygı düğümleyemez öyle mi? REİS BEY- Evet! MAHKÛM- Öyleyse kullanmıyacağım bu serbestliği!.. Size lâyık olduğunuz şeyi söylemeyeceğim! REİS BEY- Dilediğinizi söyleyin! MAHKÛM- Söylemeyeceğim! Beni yükselttiğiniz yerden aşağıya düşmeyeceğim! Yerimde kalmak istiyorum; yanınıza gelmek istemiyorum!
Reklam
ATSIZ SORGULANIYOR Hâkim: Evvela memlekette ne gibi bir fikir cereyanı uyandırmak istiyordunuz; teziniz nedir, onu anlatın? Atsız: Efendim, benim yaratmak istediğim cereyan yani müdafaa ettiğim fikir Türkçülüktür. Hâkim: Sade Türkçülük mü? Atsız: Evet, sade Türkçülüktür. Yalnız Türkçülük denince bunun içinde birtakım unsurlar vardır. Mesela
Kanuna inanan hâkim, emekliye, hâkime inanan mahkûm da müebbede ayrılır.
MAHKÛM - Ben nefsimden çok şey çektim. Reis Bey! Ben nefsimden razı değilim... Siz, nefsinizin baskısını hak sanıyorsunuz! Nefsinizle mağrursunuz! Bu dünya dört köşe değildir, Reis Bey!..
Benim vaziyetime karşı benden naklettikleri söz, kelimesi kelimesine benimdir ama, bugünkü sanığın değil, dünkü Reis Beyin sözüdür. Eğer beni, benim eski anlayış ve usulümle mahkûm ettireceklerse, ben zaten onun mahkûmuyum, ayrıca hükme değmez; yok eğer, beni bugünkü halim içinde gördüklerini iddia ediyorlarsa, ona da taşıdıkları göz yetmez!
Reklam
258 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.