Oblomov uzun süredir merak ettiğim ancak bir türlü başlamaya cesaret edemediğim bir eserdi. Belki de benim için doğru zamanı bekliyordu.
Kitapla beraber hayatıma Oblomov ve Oblomovluk kavramları girdi. Oblomovluk aslında her herbirimizin hayatların sürekli karşılaştığı durum ve o durumda biz de bir Oblomov'uz. Nedir bu durumlar? Yapılması gerekenlere başlayamama hali; hep bir erteleme durumu, mantıklı ya da mantıksız olması önemli olmayan bahaneler bulma hali.
Oblomov'un hayatını okurken durup, düşünüp incelediğimizde sadece bir kişinin hayatını değil aynı zamanda başlayamama, kendini kandırma, yetiştirilme tarzlarının ilerideki hayatlarımıza etkilerini, yetiştirilme tarzı sonucu kafamızda yer edinenler ile ilerde oluşan bakış açımızın çatışmalarını, doğu ve batı karşılaştırılması, toplumdaki sınıf ve cinsiyet ayrımı, aşk ve etkileri gibi bir sürü konunun işlendiğini okuyoruz. Bazen Oblomov'a yapılan haksızlıklara sinirlenirken bazen başlayamamasına üzülerek bitirdim kitabı.
Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın. Konusunun sürekliliği ve dilinin sadeliği sebebiyle akıcı şekilde ilerliyor. Kitaptaki karakterler ile toplumdaki bazı kişilik yapıları güzel özetlemiş.
Eminim ki kitabı okuyan her kişi kitabı bitirdiği zaman içimdeki Oblomov'a en azından bir selam verecektir. Ben de aynı şekilde kitabı bitirdiğimde içimdeki Oblomov'a ve yaşadığım Oblomovluk durumlarının haklarını teslim ettim. "İyi ki okudum." dediğim kitaplar arasında yerini aldı.