Maraş katliamı, Alevi geleneğine sahip insanlara yapılan ayrımcı zulüm, maden ocaklarının çevreye saldığı zehir… Bunlar her ne kadar arka planda olsa da insanın sıkışmış ruhunu tasvir ederken Tunç, hikayenin içerisine çok güzel bir şekilde yedirmiş yaşananları. “İçimizdeki Şeytan” kitabından sonra iç monolog yönünden beni en çok etkileyen kitaplardan biri oldu.
Dünya AğrısıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20214,092 okunma
Seni tanıyordum.
Elinde silah, komünist avına çıktığın ta o ilk günlerden beri seni tanıyordum.
Önce Ankara'da, sonra İstanbul'da ve tüm bir ülkede kana bulamadığın sokak, kahvehane, okul avlusu, fabrika önü kalmamıştı.
Ev baskınları yaptın; kör karanlıklarda.
Boğarak öldürdüğün arkadaşlarımın üstüne, kurşun yağdırmak marifetlerin
Kitabın ismi, kitabın sonunda da belirtildiği gibi Almanca'da "dünyanın yetersizliğinden, dünyevi gösterişin gelip geçiciliğinden duyulan keder" olarak adlandırılan "Weltschmerz" kelimesinden gelmektedir.
Romanda bahsi geçilen yer hem herkesin bildiği (yani bu yer hepimizin yaşadığı yere bir o kadar benzer) hem de oldukça
Şüphe edilmemek gerekirdi ki, Ermeni katliamı konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildi. Aksine, güney bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cüret alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmaktaydı. İntikam düşüncesiyle her tarafta insafsız bir şekilde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekteydiler. Maraş'taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. Yabancı kuvvetleri ile birleşen Ermeniler, top ve makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir Müslüman şehrini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan Ermenilerdi. Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardı. Yirmi gün süren Maraş katliamında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların, bu olay hakkında İstanbul'daki temsilcilerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları, yalanlanamayacak bir şekilde ortaya koymaktaydı.
Şüphe edilmemek gerekirdi ki Ermeni katliamı konusunda, sözler gerçeğe uygun değildi. Aksine, Güney bölgelerinde yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cesaret alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta idiler.
Maraş'taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu VAHŞETİ YAPAN ERMENİLERDİ. Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardı. Yirmi gün süren Maraş katliamında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların bu olay hakkında İstanbul'daki temsilcilerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları, yalanlanamayacak bir şekilde ortaya koymakta idi.
Sayfa: 259-260