Oysa dünyaya sırt çeviren benim gibi birinin zihninde Boşluktan başka ne olabilir ki? Kendisinden düşler yarattığım Boşluğun atlasını, Atlas Vacui'yi bu yüzden yazdım: Sen okuyasın diye değil, yaşayasın diye.
Her iki cinsiyet için de hayat -kaldırım boyunca yürüyenleri izledim- çetin, zor ve aralıksız bir mücadeleydi. Devasa boyutlarda cesaret ve güç gerektiriyordu. Belki de, bir yanılsamanın ürünü olan bizler için hayat her şeyden çok öz güven gerektiriyordu. Öz güvenimiz olmadan beşikteki bebeklerden farksızdık. Bu ölçülemez ancak paha biçilemez niteliği en kısa zamanda nasıl kazanabilirdik. Başkalarının bizden aşağı olduğunu düşünerek elbette.
Zayıflık ve çocukluk karşısında cesur değilim, ben hiç direnç gösteremeden bana darbe indirebilir bunlar, belki güce güçle karşılık verebilirim ama acıdıklarım karşısında hiç güçlü değilim.
Yanılıyorsun: Hükumet kuvvet değildir; vasıtadır. Bir memlekette asıl kuvvet, bir fikri temsil edenlerdir. Başka memleketlerde sahici 'fikir' zümreleri var. Bizim memlekette hakiki 'fikir' yok; bizde üç yüz seneden beri 'fikir' diye bir tek şey var: Taassup!