Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yeter ki insan, vicdanını razı etsin...
Sayfa 372Kitabı okudu
Reklam
İnsana bir dost böyle zor günde lazımdır; rahat günde herkes dosttur! İnsanın kederli günde kendisiyle birlikte üzülecek bir dostunun olması bütün üzüntüleri giderir.
Sayfa 367Kitabı okudu
"...Bir âşık, sevgilisinin ay mı, güneş mi olduğunu bilmese de, aklının bir oyunu mu, hayalinin bir çılgınlığı mı olduğunu kestiremese de, gözlerine her daim onun görüntüsü girdiği müddetçe âşık değil midir? âşık olmak için maddi varlık şart mıdır? allah'ın güzelliğini rüyasında görüp ona âşık olan dervişe inanıyoruz da neden sevgilisinin hayaliyle özleme tutulan âşıka inanmıyoruz. eğer ona inanmayacaksak aşk, surete tapmaktan gayrı ne olur ki? o halde insan, sevdiği kişiyi karşısında görmeden de onun âşıkı olabilir. sevgili için kaygılanmak da, hayaliyle mest olmak da, geceleri uykusuz kalmak ve seherlerde acı çekmek de hep âşıkın sevgiliyi görmeden yaptığı şeylerdir. bir duvarın arkasında şarkı söyleyen bir kadını işitmek bazen ona tutulmak için yeterlidir. bazıları buna temelsiz bir bina gözüyle bakabilir, ancak âşık, o binayı inşa etmekte her zaman çok mahirdir..."
Sayfa 190 - Şarkıcıya âşık olan gençKitabı okudu
Oğuzlar, İbn Fazlan'ın yazdığına göre, "ölü aşı" için çok sayıda kurban keserlerdi. Varlıklı kimseler iki yüz başa kadar at kurban ederdi". İdil Bulgarları'nın ölüm âdetleri de şöyledir: "Bir adam öldüğü gün erkekler gelip, ölenin kubbeli çadırının kapısında dururlar. En çirkin, en vahşi bir şekilde bağırarak ağlamaya başlarlar. Bu ağlayanlar hür adamlardır. Onların ağlaması bittikten sonra ellerinde deriden örülmüş kırbaçlar bulunduğu halde köleler gelirler. Devamlı surette ağlayıp ellerindeki deriden örme kırbaçlarla yanlarına ve çıplak yerlerine vururlar. O kadar ki, kırbaçla vurulan yerlerde mor izleri kalır. Ayrıca ölenin çadırının kapısı üzerine muhakkak bir bayrak dikmek gerekir. Bundan sonra ölenin silâhını getirip kabrinin etrafına koyarlar. iki sene müddetle mâtem devam eder. İki sene dolunca çadırın kapısı üzerindeki bayrağı indirip saçlarını keserler (traş olurlar). Ölünün akrabaları bir dâvet hazırlarlar. Bu ziyafetle mâtemden çıktıkları anlaşılır."
Sayfa 73 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
"Lale, aşkın adıdır, hatta belki bağrındaki karalarla âşıkın adıdır. Hani şu, bağrını firkat ateşlerinin yaktığı özge âşıkın yani... Kadife kadife lalenin taç yaprağı üzerindeki bir çiğ tanesine yıldırım düşüp de bağrını yakmış gibi... Yoksa yüzlerce lale isminde, bunca aşk ahengi ve şiirsellik bulunabilir miydi yani?.."
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Dinle neyden bak hikâyet etmede Ayrılıklardan şikâyet etmede Der kamışlıktan kopardılar beni Nâlişim zâr eyledi merd ü zeni Şerha şerha eylesin sînem firâk Eyleyem ta şerh-i derd-i iştiyak
Sayfa 185 - MevlanaKitabı okudu
"Kendisiyle sevineceğin şeyler az olsun ki, kaybettiğinde üzüleceğin şeyler de azalmış olsun."
Sayfa 173 - II. BölümKitabı okudu
"Talep ve arzu, şan değildir; asıl şan iyi ahlaktır. Burası güzel ahlak içindir. İnsanın giyebileceği en iyi elbise güzel ahlaktır."
Sayfa 170Kitabı okudu
Gül bahçesinde yatıp uyuyan kişi, bir an evvel uyanmayı ister. Fakat zindanda uyumuş olan, ebediyen uyumaktan yanadır, çünkü uyanırsa yeniden zindana düşmüş olacağını bilir.
Sayfa 349Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.