Pessoa, sen çok zorsun adamım. İrâdesi zayıf bir insanı kolaylıkla ağına düşürür, deprosyan çöplüğünde süründürür, psikolojisini torumar edip, yaşadığına bin pişman ettirirsin. Hayata zorla getirmişler de hayattan zevk almamak için elinden geleni ardına koymamışsın. Yaşamak ile boğulmak arasında sıkışıp kalmışsın. Ruh hastasının ruhunu bilinmezliğin içine atarsın, üstüne de dert, keder, üzüntü, boşvermişlikle dolu karamsarlık katarsın, onun da üstüne on kat beton dökersin. Ne çekmişsin bu kadar yaa, Allâh okuyanlara çektirmesin. Kafanız sakinken, huzurlu bir ortamda, mümkünse çok mutluyken falan okuyun, okudukça zaten keyfiniz kaçacak, niye başladım deyip yarıda bırakacak veya bırakmak isteyip de bırakamayacak, aynı bir örümcek ağına yapışmış bir böcek gibi kitaba bağlı kalıp, Pessoa'nın düşüncelerinde kaybolup gideceksiniz. Varlığınızı, yaşamınızı sorgulayacak, benim acılarım bu kadar derin miymiş dedirtecek bir kitapla tanışmanın şerefine nail olacaksınız. Bitmesini istemediğim bir kitaptı. Yazar yaşasaydı da devamını yazsaydı bu kitabın dediğim bir kitaptı. Okuyacaklara Allâh sabır, akıl sağlığı versin...