Baştankara, Hayal ve Gerçeği Buluşturan Öykülerin Toplamıdır
Spot: Bazı hikâyeleri kendi mahallenizde, kendi evinizde, kendi sokağınızda, okulunuzda, caddenizde hayal ederken, bazı hikâyeleri ise sadece hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir kalemin düşünden ve mülahazalarından ibaret olduğunu anlıyorsunuz.
1982 doğumlu yazar Sine Ergün, öykü,
Küçükler bunu yapmazlarsa hep küçük kalacaklarını bilirlerdi, çünkü edepli olmak “bizim zamanlarda” yaşayan, hayatları ile “efendi” ve “hanımefendi” kelimelerine hakkını veren güzel insanların önemsediği bir şeydi. Çünkü bu insanlar kendilerinden önce, diğer insanları düşünen, fedakâr, diğerkam ve hasbi insanlardı. Onlar için kendi dışındakilerle
Eski Galata Köprüsü yanmadan kısa bir süre önce, Eminönü girişinin Haliç'e bakan kısmında bir mekan açılmıştı ve bu mekanın müşterilerinin en yaşlısı 20-21 bilemedin 22 yaşındaydı.
Pasaklı Korkuluk
Deniz Gençer
Kültürümüz,soyumuz ve atalarımız çok çok eski ve uzun yıllar öncesine dayandığı için ve geniş topraklara yayıldığı için zamanla dilden dile söylenerek gelen, yıllarca harmanlanarak bugünlere gelen onlarca destanımız,hikayelerimiz ve atasözlerimiz vardır.Bunlardan bazıları güldüren komik olaylar, bazıları kahraman ve epik destanlar,bazıları da korku hikayeleri olmuştur.
Bizim kültürümüze sinema,kitap,dergi vb. türler diğer batılı ülkelerden çok daha sonra girdiği için ve dinimizi çok derinden yaşadığımız için bu tarz hikayeler anlatılarak daha çok hayatımıza girmiştir.
Çok eskiden herkes biraraya gelince dedelerimiz,ninelerimiz o sıcacık sobanın yanında bize türlü türlü hikâyeler anlatırmış.İçinde hem korkutup hemde ders çıkaran bu hikayeleri herkes bir solukta dinlermiş.
İşte bu kitabın öyküleri de böyle anlatımlardan oluşuyor.Önsözüne göre hikayeler tamamen gerçek sadece yer,mekan isimleri değiştirilmiş.İcerisinde 6 yada 7 civarı hikaye var ve hepsi birbirinden ilginç geldi bana.Korktum mu tabiki hayır.Tabii bu sizlerin de okuyup korkmayacağınız anlamına gelmiyor :)
Bu tarz bir korkuyla tanışmak isterseniz kitap kesinlikle tavsiyemdir. İyi okumalar.Kitap dolu günler dileğiyle.....
Zygmunt Bauman, La Repubblica delle Donne dergisi editörlerinin kendisinden iki haftada bir dergi okurlarına mektup yazmasını istemesine karşılık, 2008-2009 yılları arasında yazdıklarını derleyip oluşturduğu bu kitapta, Herakleitos’un “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” sözünü destekler nitelikte, küreselleşme ile birlikte sınırların kalkması, teknolojik gelişimle birlikte zaman-mekan ayrımının ortadan kalkmasıyla birlikte dünyanın sürekli ve hızlı bir değişim halinde olduğunu “dünyanın ve modernitenin akışkanlığı” olarak ifade etmektedir.
Bauman, dünyanın akışkanlığını sıvılar gibi durağan kalamamakla, şeklini koruyamamakla ifade ediyor ve takip ettiğimiz akımların, konuların, insanların ilgi alanlarının ve dünyayı dün cazip kılan her ne varsa bugün popülerliğini yitirdiğini ve sürekli bir biçimde değiştiğini ifade ediyor.
Akışkan dünyada meydana gelen sürekli değişimlerin, insanlar üzerinde nasıl etkileri olduğu ve hayatlarımızın nasıl değiştiğini vurgulamakta ve eleştirmektedir.
Twitter’da, Instagram’da yuvarlak içine alınmış aforizmalarınız dolaşıma girsin, yenilgiye, tutunamamış olmaya, biraya, çaya, çocukluk travmalarına, eski Yeşilçam filmlerine, Ankara pavyonlarına ve 30 küsür sene öncesinin gazoz kapaklarına duyduğunuz o derin tutku size üç beş kuruş da olsa nakit para ve bir ihtimal daha aktif bir seks hayatı
youtube.com/watch?v=qYEooPe...
Caddeyi koşar adım geçiyorum, zaten arabalar da bir türlü yol vermek bilmedi, üstelik de yaya geçidinde beklediğim halde geçiş önceliği tanımadılar. Önceliğin benim olması gerekiyor, yaya geçidi orası... Sinirleniyorum. Her gün defalarca aynı krizi yaşayıp yine de söyleniyorum, boş veremiyorum. Küstah