Alef, her şeyi içinde barındıran, zamanın içinde olup tüm zamanları kuşatan, bir görüntüye sahip olup tüm görüntüleri kapsayan ve kelimeye indirgenemeyen bir tanrısal öz. Borges'in öyküleri de Latin Amerika'da doğmuş, Avrupa'da ve ABD'de çalışmış, farklı dillerde yazmış bir yazarın Alef benzeri bir kuşatılıcığına sahip. Doğu hikâyelerinin ve motiflerinin, kendi içindeki labirent ve birbirine açılan sonsuz aynaların ruhuna daha çok uyduğunu düşünmeye başlamış Borges ve hiç görmediği insanların çokça okuduğu mistik hikâyelerini Borgesvari denilen bir türde yeniden yorumlamış. Hepsi ve her şey, dolanarak ve karışarak yeniden bir şeye açılıyor. Her şeyin özündeki tek şey. Labirentin karmaşası, aynanın çoğaltımıyla birleşiyor. Doğulu yazarlar, Doğu hikâyelerini nasıl kullanacaklarını, Latin bir öykücüden öğreniyor.