Ruslar, Ahlat'a doğru ilerlerken akşam olur, hava kararmaya başlar. Ahlat'ın girişine geldiklerinde bir bakarlar ki, bir ordu tam önlerinde dimdik ayakta durmakta. Hem de gizlenme ihtiyacı bile duymadan.
Rus komutan emir verir: "Ateş!" Müthiş bir yaylım ateşi başlar ama karşılarındaki ordu hâlâ dimdik durmaktadır. Kaçan maçan da yok. Çaresiz sabahı beklemeye başlarlar.
Günün aydınlanmasıyla bir bakarlar ki, karşılarında duranlar insan boyunda mezar taşlarıdır. Büyük şok geçirirler ve kurşun yağdırdıkları bu eşsiz güzellikteki mezar taşlarını tahrip ederler.
30 MART 1432 DE SULTAN ll.MURAD IN BİR OĞLU dünyaya geldi. Başlangıçta bu çocuğun veliaht olacağı bile şüpheliydi. Ama gelişen olaylar, ağabeyinin ölümü ve sonra babasının ölümü dolayısıyla küçük yaşta iki kere tahta çıkmak zorunda kaldı. İkisinde de artık bir imparatorluk sayılan Osmanlı tahtının başındaydı.
Kitabımızın ana karakterleri kitaba adını veren Felâtun Bey ile Râkım Efendidir.
Felâtun Bey, Mustafa Merâki Efendinin oğludur. Çok zengin ve alafranga düşkünü olan Meraki Efendinin bir de kızı vardır ki Mihriban Hanım. Annesi Mihriban hanımı dünyaya getirdikten sonra vefat etmiştir. Mustafa Meraki Efendi'nin asıl ismi Mustafa Efendidir.
"Eski kitaplar artık okunmuyor" diyenler var. Okunmamaları onların kabahati değil; bin kelimeyle yazıp konuşan bizim gençliğimizin kabahati ve o gençliği öyle yetiştiren bizlerin, eğitimcilerin suçudur.
İnsanlar onur ve sadakate övgüler yagdırır ancak insan çabasının yegâne odak noktası bireydir. Bireyin ötesinde de bir başka birey vardır. Toplumun esrarengizliği, okyanus olan toplum değil, bireydir.