Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
İffet Hanım
İffet, genç bir kadın doğum hekimi olarak mezun olduktan sonra ağabeyinin yönlendirmeleriyle Ege’nin küçük bir kasabasına yerleşir ve görev yerinin değişmemesi için kendisinden yaşça bir hayli büyük bir adamla evlendirilir. Hayatının dönüm noktası ise, iki çocuk annesiyken çalıştığı hastanedeki bir hekime âşık olması olacaktır. Aşkı hayatında ilk
Evlerimizde kapalı kaldığımız,önümüzdeki yazdan bile ümidimizi kestiğimiz şu pandemi günlerinde sizi Alanya’nın otellerle,barlarla, kafeteryalarla dolu cıvıl cıvıl sahillerine götürecek bir kitabım var.Öyle güzel öyle sıcacık bir dille yazılmış ki, Alanya’nın eşsiz mavi denizi ile süslenmiş pürüzsüz kumsallarında uzun uzun yürüyüş yaparken
Emek ucuz ekmek ise pahalıydı..
︎︎ ︎︎ Yazar kitabın konusunu bir aile üzerinden kaleme almış, büyük bir aile olan Joadlar yokluk ve kapitalizmin etkisi ile topraklarından zorla göç etmek zorunda kalırlar. Bir umutla Kaliforniya ya gitmek için ellerinde ne varsa satıp 2 bin millik zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Umudun ve daha iyi bir yaşam hayali ile yola çıkan Joad ailesi çok
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin'in en çok bilinen eseri. O dönem şartları ve savaştan birçok iz taşıyan bu eser Atatürk'ün cephede okuduğu başucu kitaplarından biri. Kitabın üslubu ve kalitesi çok başarılı. Günümüze kadar da değerini korumasından bunu anlıyoruz. Kitapta bolca eski kelimeler mevcut hatta bazılarını sesli telaffuz etmeye
bu aşk değil de ne
Pedofili,yaşlı bir adamın adına aşk dediği kurgunun kurgusu bir roman elimizdeki.Sanırım gençliğinde yaşayamadığı romantizm içinde ukte kalmış.Ama adamcağız buna kendini o kadar inandırmış ki,iki günde hiç göz göze gelmedikleri halde küçük kızı hayal ediyor,hayalindeki bakışları "neden beni bu kadar yaşlıyken tanıdın?" diyor .İyi kalpli ihtiyarımız "İnsan gerçekte olduğu değil, hissettiği yaştadır" diye karşılık veriyor bu bakışlara.Adamın doksan yaşında olması dışında sorun yok tabi.Doksan yaşı hiç böyle hayal etmemiştim ben.İlk defa böyle bir şey gördüm,helal olsun bu yaşama sevincine. Bisiklete biniyor ,yokuş çıkıyor.Gavurun yaşlısı da garip.
Bir de kahramanımızın bir ara kedisini bir betimleyişi var ona bile yükselecek sandım ,neyse ki öyle bir şey olmadı.
Amcamızın aşkı dışında romana hakim olan yaşlılığına olan hayreti ve ölümün yaklaşmasının hüznü kendini hissettiriyor.
Onun dışında Gabrial Garcia'nun betimlemelerine ,öykülemesine diyecek lafım yok,güzel edebiyat yapmış.Yazarla tanışmak için uygun bir kitap olur.Ben tanışma safhasında kalabilirim sanırım,başka memleketlere yöneleyim en iyisi
Dedikodu tadındaki incelemem bu kadardı,iyi okumalar...
Doğudan uzakta
Kitabın anlatımı harika. Ancak kitabın baş kahramanının duygularına katılmıyorum. Savaş zamanı fareler gibi ülkelerini terkedip orada yaşananları görmeyip yaşayan kişiler kitapta orada kalıp ellerini kirletenlere tepeden bakıyor ve bu tamamen yazarın görüşü diye düşünüyorum. Kitapta bir arkadaşı baş kahramanın düşüncelerini şöyle açıklıyor:
Kalanlar size bir ülke bırakmak için bir gün geri dönün ya da ziyaret edin diye ellerini kirlettiler. Çekip gidenler en kurnaz olanlar. Güzel memleketlere gider yaşarsın ve gezersin. Savaştan sonra da dönersin. Eski Ülken seni bekliyordur. Ne tek el ateş etmene ne de tek damla kan dökmene gerek kalmıştır. Hatta kendinde kirlenmiş elleri sıkmama hakkı bile bulursun
Anlatım çok iyi olmasına rağmen kitaptaki yazarın bakış açısı hoşuma gitmedi.
Muhteşem bir eseri okumanın mutluluğunu yaşıyorum şu an...
Yazarımız Ashab-ı suffeden,ilk medreselerin nerede nasıl kurulduğu ve nasıl faaliyet gösterdiği,muderrislerin mahiyetleri, islam memleketlerindeki ilmi faaliyetler gibi konuları ele alarak başlıyor anlatmaya..
Sonrasında islamiyete çok büyük hizmetleri dokunan, ardında yüzlerce kitap ve talebe bırakan büyük alimleri anlatıyor.
Araştırma ve biyografi kitapları tam teşekküllü tarih kitabı gibi...bir çok bilgiye vâkıf oluyor insan...O yüzden biyografi okumayı çok önemsiyor ve çok seviyorum..
Nice uzak memleketlere ilim için giden,gece gündüz demeden saat saat hizmet eden,eser yazan,talebe yetiştiren zaatlarin yaptığı fedakarlıkları okudukça insan hayatını sorgulamadan edemiyor..
Ayrıca kitap fazlasıyla emek vererek hazırlanmış, eminim nice geceler sabahlara kadar okumalar yapılarak notlar alınarak yazılmıştır, yazarımıza bu konuda can-ı gönülden teşekkür etmek isterim emeğine sağlık...
İnsan olmanın dini, ırkı, cinsiyeti ve sayabileceğimiz diğer toplumsal özelliklerden hiçbiri olmaz. Kitapta da çok sefer değindiği gibi bir yezidi zulüm görüp mülteci olabilir aynı şekilde belki bir Türk başka bir ülkede sadece Türk ve müslüman olduğu için katledilebilir ya da artık
hangi ırk hangi dindense başka bir yerde düşmanca karşılanabilir. Keşke herkes yeterince insan olabilse ve böyle saçma ayrımlar, düşmanlıklar ve savaşlar olmasa. Bu savaşların en çok darbe alanı her zaman masumlar oluyor. Hiçbir suçu veya bilgisi olmasına gerek yok sadece o toplumda doğmuş olması yeterli oluyor. Coğrafya kaderdir sözünde anlatıldığı gibi.. herkesi de mülteci diye ötekileştirmemekte yarar var kimse vatanını, ailesini, geçmişini bırakıp bambaşka dışlandığı memleketlere gitmek istemez. Umarım bir gün herkes ön yargılarından arınıp gerçek saygı ve sevgiyi yaşayabilir. Dünya sevebildikçe daha güzel bir yer.
·
Puan vermedi
Resûlullahın vefâtından sonra da, islâm düşmanları dîne, îmâna insafsızca saldırmışlardı. Allahü teâlâ, Hindistânda, imâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendîyi “kuddise sirruh” yaratarak, o korkunç akıntıyı, bunun çalışmaları ile durdurmuşdu. Bu yüce imâmın mektûbları, kitâbları, insanları gafletden uyandırdı. Dünyâya ışık saldı. Kendisi 1034 [m. 1624] senesinde Hindistânda vefât etdi. Çeşidli memleketlere göndermiş olduğu mektûblardan beşyüzotuzaltı mektûbu, üç cild hâlinde toplanarak (MEKTÛBÂT) kitâbı meydâna gelmişdir. Büyük âlim, seyyid (Abdülhakîm Efendi), (Allahın kitâbından ve Resûlullahın hadîslerinden sonra, islâm kitâblarının en üstünü, en fâidelisi, İmâm-ı Rabbânînin Mektûbât kitâbıdır. Mektûbâtda bildirilen tesavvufdan, tarîkatden ve hakîkî mürşidlerden şimdi hiç kalmadı. Bizler, Mektûbâtdaki ince bilgileri, ma’rifetleri anlıyamayız) buyurdu.
Reşat Nuri Güntekin'in en çok okunan eseridir Çalıkuşu.
Tadı damağımda kaldı. Şimdiye kadar olmamam büyük hata.
Feride'nin yaramazlığından dolayı ona Çalıkuşu lakabını takmışlardır.
Hikayemiz Feride'nin anne ve babasının vefatından sonra teyzesinin yanına gelip Kamrana aşık olmasıyla başlar. Nisanlanacakları zaman bir olay üzerine Kamranı terk edip, başka memleketlere gider. Öğretmenlik yapmak için gittiği memleketlerde güzelliğinden ve yalnız olmasından dolayı dedikodusu çok olur. Küçük yerlerde öğretmenlik yapan Feride dedikodulardan kurtulmak için başka yerlere tayin ister. Kamranı unutmayı sürekli olarak çalışmayı dener.
Sonunu çok beğendim. onları hayal etmekten kendimi alıkoyamadım. Sonuna kadar mutlu olmayı hak ettiler.
Çok akıcı ve sürükleyici bir eser.
Okumayanınız kaldıysa biran önce okumanızı siddetle tavsiye ederim.
Tadına doyulmaz, kimi zaman kışkırtıcı, kimi zaman sakinleştirici ama ruhu hep özgür kalan yazılar....
İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetmek...
Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar... şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek... budur son tahlilde Âdemoğullarına, Havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven.
(Tanıtım Bülteninden)
MADAME BOVARY,
Gerçekten okunması gereken ve özümsenmesi üzerine bir kaç gün düşünülmesi gereken nadide eserlerden biridir bana göre.
Neden,
Çünkü yazar gerçekten yapmacıklıktan uzak ve toplumun aşamadığı yegane sorunları bir kitapta muazzam toplamış ve sıkmadan okuyucuya sunmuş.
Kitabın dili ve işleyişi nefisti.
Kitapta tüm çevremizden
