Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

merakiofdido

Hayatta bir hazır vardır, bir de gaip vardır. Hazır görerek, hissederek, zevk veya israf duyarak yaşadığımız andır. Gaip ise hayal şeklinde yaşadığımız var olmayan bir ikinci hayattır. Bu ikinci hayali yaşayışın da zevkleri, elemleri vardır. Bazen insana pek garip şeyler hissettirir.
Reklam
Dünya Savaşı bitti, zihniyeti kaldı. Aşkta, maişette, hukukta her şeyde açlık, çapulculuk ve vurgunculuk… Her ne pahasına olursa olsun karın doyurmak… Sonra şehvet, sonra dedikodu…
Ahlakın sınırları kesin kurallarla belirlenmemiş… Çok defa onlara herkes kendi keyfine göre mana veriyor. Herkes kendi vicdanına göre büyük bir cani değildir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu sevda hissi bende sara gibi, kleptomani gibi bir şeydir. Bir keresinde sinirlerimi sardı mı artık kendime buyuramam. İmkan olur olmaz, gönlümü yakan ateşi serinletmek isterim.
– ah, fakat insan oğlunun bu ebedi zaafına karşı niçin bu kadar merhametsiz, şiddetli davranıyorsun? – çünkü aldatmak ve aldanmaktan nefret ederim. Bir kadın kocasına, keza bir koca karısını sevmiyorsa açıktan açığa söylemeli. Şeri ve kanuni surette birbirlerinden ayrılmalıdırlar. Aldatmak kepaze bir cinayettir. Karı kocalığın izzetinefsine bundan büyük, bundan acı, bundan korkunç yere açılamaz.
Reklam
Çeşit çeşit insanlar gelip bana hikayesini anlattı, sanki anlata anlata üstünden geçtikleri bir köprüydüm ben; sonra da çekip gittiler ve bir daha da geri dönmediler. Bu arada ben ağzımı sımsıkı kapalı tuttum, tek bir şey bile demedim
Öte yandan, bu duruma, insanın her tecrübesinden bir şeyler öğrendiği yönünden bakarsak, yaşlanmak o kadar da acı veren bir şey olmaz.
Kimse bizim çektiğimiz acıları gerçekten bilmiyor. Kim bilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırayacağız belki.
Neden acı çekiyorum, endişeleniyorum, yalnız hissediyorum, üzgünüm falan diyorum acaba? Her şeyi açıkça söylesem ölür müyüm sanki? Hissettiklerimi çok iyi biliyorum ama onları tanımlayacak tek bir isim, sıfat söyleyemiyorum. Sadece kaygılanıp duruyorum, en sonunda da öfkeden kudurup gözüm dönüyor.
Kan bağı tuhaf bir şey. Yabancı biri söz konusu olunca yollarınızın ayrılmasıyla beraber her şey yitip unutulsa da, kan bağıyla bağlı olduğunuz kişilerin güzel, özlenilen tarafları daha çok hatırlanıyor.
Reklam
“Demek öyle, dedim. Demek insanlar, başkaları izlerken ölemiyor. Anca yalnızken ölebiliyorlar.”
Çocukları Öldürdüler Bir gülün tenine değmedi hiç elleri Bu yüzden yumuşaklık nedir bilmezler Çiçeksiz büyüttüler çocukları Oyunlarda durmadan yenmeyi öğrettiler Bir büyük oyunda sonra yenildi çokları Sevgisiz büyüttüler çocukları Dal sürmedi hiçbiri kaldılar yoz kıraçta Çiğ yalan bencillikleri biraz da kindi suları Gölgesiz büyüttüler çocukları Konmadı hiçbirinin sesine yumuşacık Bir yüreğin dalından uçan sevi kuşları Türküsüz büyüttüler çocukları El vermek nedir dosta dostluk nedir ki Hep bir oyuna gelmekti korkuları Güvensiz büyüttüler çocukları.
Yitirdim Yüzümü Bir yağmur mevsiminde yitirdim yüzümü Dilimi incelikli bir sözün eşiğinde. Yollar yapılar çarşılar boyu Yükselen bir yalnızlığı geçerek geldim. Düşen her damla kanıma düştü Tenim kupkuru Söylenen her söz biraz daha Biraz daha büyüttü suskunluğumu… Yüzümü bir çamur mevsiminde yitirdim.
Derinden bir bakış, şefkatli bir dokunuş, içten bir fısıltı, tatlı bir gülümseyiş, ham bir meyvenin ağzımızda bıraktığı tat, çorak topraklarda açan narin çiçekler gibi yaşamamız gerektiğini kanıtlayan o kadar çok işaret vardı ki yeryüzünde. Zalimliklere, kötülüklere bakıp küsmek kendi kendimize haksızlık etmek olurdu.
Yoksa bu vahşetin nedeni tanrılar değildi insanlar mıydı? Öldürme, ele geçirme, yok etme buyruğunu tanrıların temsilcisi krallar vermişti ama katliamı yapanlar, el ayak kesenler, göz çıkaranlar, ev yakanlar halktı, kölelerdi. Güçlü bir öldürme güdüsü, yıkma dürtüsü, yok etme duygusu olmasa bu vahşeti gerçekleştiremezlerdi. Yoksa kralıyla, soylusuyla, halkıyla, kölesiyle vahşet insanların içinde miydi?
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.