Merve Akgöç
@merveakgoc
Gaziantep Üniversitesi
Tiyatro
Teoloji
9 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
"Din içinde çekilen ıstırap, aynı zamanda, gerçekte çekilen ıstırabın bir ifadesi ve gerçek ıstıraba karşı bir protestodur.Din, baskı altında ezilen yaratığın iç çekişidir ; kalpsiz bir dünyanın kalbi ve ruhsuz koşulların ruhudur. Halkın afyonudur.”
İnsan eskiden beri metafizik bir kavram olarak mutlak adalete inanır ama anlaşılan o ki evrende adalet diye bir şey yoktur.
Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir.
Okur Takip Önerileri
Keçi nereye tırmanırsa, oğlağı da oraya tırmanır. :)
Sayfa 85Kitabı okudu
Yeryüzünün uzak ucundaki bir arının çiçekten aldığı polenden, diğer uzak uçtaki ağacın haberdar olması kadar güçlü bir ağa sahiptir. Doğa yaşayan, soluk alan, yüce bir varlıktır. Organları, damarları, sıvıları, saçları, gözleri,sesi, ağzı ve ruhu vardır.
Sayfa 83Kitabı okudu
Bir devlette zenginlik ve zenginler baş tacı olunca, doğruluğun ve doğru insanların şerefi azalır.
Saygı, İtaat Değildir. Saygı ülkemizde maalesef çok yanlış kullanılan, içi boşaltılmış bir kavram. Saygı, İtaat değildir. Karşılıklı olamayan, hiyerarşiye dayalı bir şeye "saygı" adını verebilmek çok zor.
Freud'a göre dinin kökeni kendi dışında doğa güçleriyle, kendi içindeyse doğuştan getirdiği güdülerle baş etmek zorunda olan insan acizliğinde yatıyor. Din, insanın bu içsel ve dışsal güçlerle baş etmek için henüz aklını kullanamadığı ve kendini bu güçleri bastırmak için başka ruhsal güçlerden yardım almak zorunda hissettiği gelişiminin erken bir evresinde ortaya çıkar. Bu nedenle insan, bu güçlerle akıl sayesinde başa çıkmak yerine mantıklı bir şekilde baş etmekle aciz kaldığı bu güçleri zapt etmek ve yola getirmek işlevini üstlenen "karşıt- hisler" ya da duygusal güçler aracılığıyla başa çıkar.
Asıl mesele insanın dine dönmüş ve Tanrı'ya inanmış olup olmadığı değil sevgiyi yaşayıp yaşamadığı ve gerçeği düşünüp düşünmediğidir.
Evlilik sadakati erkek için gerçekçi değilken kadın için gerçekçidir. Bu yüzden sonuçları tarafsızca değerlendirildiğinde ve doğal olmayışı öznel biçimde ele alındığında bir kadının sadakatsizliği erkeğinkine göre çok daha affedilmezdir.
Erkek hep bir başka kadını arzularken kadın her zaman için tek bir erkeğe tutunur.
Dağların onu çağırdığını hisseden kişi, aslında atalarının ve yaratanın çağrısını duyuyordur.
Dağlara özlem duymak ya da yüksek tepelere gidip oralarda bulunma ihtiyacı hissetmek, inanç eksikliğini güçlendirme isteğinin bir işaretidir.
Ancak tüm inananlarda dini uygulamalara zorlayan güdüler kendileri için bilinmez
durumdadır ya da bilinçte kendi yerlerine geçmiş olan başkaları tarafından temsil edilirler.
İçimde bir kuş burukluğu var. Bir şiirin dalına bile sığınamıyorum.
