Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merve Karushifâ

İnsanların neden sürekli yapmayı istemedikleri işleri yaptıklarını merak ediyordum gerçekten. Hayat giderek daralan bir tünel gibiydi. İnsan ilk doğduğunda tünel kocaman oluyordu. İstediğin her şey olabilirdin o zaman sanki. Sonra doğduğun anda belki yarı yarıya küçülüyordu tünel. Erkek doğduysan anne olamayacağın kesinleşmiş oluyordu ve bir manikürcü , ya da anaokulu öğretmeni olman da pek muhtemel değildi. Sonra büyümeye başlıyordun ve yaptığın her şey bu tüneli biraz daha daraltıyordu. Ağaca tırmanırken kolunu kırdığında bir beyzbol atıcısı olmayı listeden elemiş oluyordun. Matematik sınavlarından kaldıysan bilimadamı olma hayallerinin hepsini çöpe atabilirdin. O kadar basit. Bu böylece yıllar boyunca devam ediyordu, sonunda o tünelin içinde sıkışıp kalana dek. Belki bir fırıncı, kütüphaneci ya da barmen oluyordun sonunda. Ya da bir muhasebeci. Orada kalakalıyordun. Bir gün öldüğün zaman tünel artık tamamen daralıp kapanmış oluyordu. Kendini bir sürü tercihle sıkıştırmış, sonunda tünelin altında ezilip kalmış oluyordun. - " Bu işi neden mi yapıyorum ? " dedi babam. " Cevabı basit. Sizin için. Senin için, Greta için, annen için. " Bir insanın başkalarının mutluluğu için bütün hayatını bir kenara itebileceğini düşününce bir anda kendimi fena halde üzgün hissetmiştim.
Reklam
"Madem o kadar mutlusun o zaman yaşamak istersin, değil mi ? Mutlu olmaya devam etmek ve sonsuza dek yaşamak istersin." ... Yalnızca dünyanın en mutsuz insanları sonsuza dek yaşamayı ister, çünkü hayatları boyunca istedikleri hiçbir şeyi yapamadıklarını düşünürler. Yeterince zamanları olmadığını, hayattan paylarına düşeni alamadıklarını hissederler.
Bazı insanların hedeflerine ulaşabilmek için yapabileceklerini sakın hafife alma.
Sayfa 244Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Her şey iyiymiş gibi davrandığın zaman, yapmakta olduğun şeyi -bedelini düşünmemeyi tercih ederek- yapmaya devam etmek istediğin izlenimine kapılıyorum. "
Sayfa 160Kitabı okudu
Aptallık zararsızlık çağrışımı yapar. Zekâysa akla tehlikeyi getirir.
Reklam
Bazen bilinmezliğin ortasında işe evren karışır.
Dostların çokluğu ile yalnızlığın mevcudiyeti arasında hiçbir alaka olmadığını zamanla anlayacaksınız. Ne diyordu şair, ne zaman bir dosta gitsem evde yoklar...
Sayfa 159Kitabı okudu
Evimizin kapısını kim o demeden açmayacak kadar temkinli ama her "benim" diyene kapıyı açacak kadar da saf bir milletin evlatlarıydık.
Sayfa 130Kitabı okudu
Eğer rüzgar, bastığımız yerlerde bizden kalan son izleri de yok edecekse, neye yarardı yaşamak?
Okurun kavrayış kapasitesine göre kitapların kendi kaderleri vardır.
Reklam
Bilindiği gibi en saf maddeden oluşan, son derece ince bir mekanizmaya sahip, bilgilerimizin en ince ayrıntılarını bir araya getiren bu hassas alet, yani beynimiz öyle narindir ki, tıkalı bir damar, sarsılmış bir sinir, yorgun bir hücre ya da yerinden oynamış bir molekül fevkalade çalışan, uyum içindeki bir hafızayı susturabilir.
Tek isteğim "geçmişin yerleşik kuralları" ndan kaçınmaktı.
"İllegal". Bu kelime içimde hafif bir heyecan uyandırdı. Daha doğrusu, konsepti neredeyse rahatlatıcı bulurdum. Çünkü beni korkutan dünyanın legal parçalarıydı.
İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiçbir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz bir şekilde ortada olduğu örneklerle dolu.
Kabusların yaşamla hiçbir bağlantısı yoktur. Seni dövdüğüm bir rüya görsem bile ertesi gün özür dilemem.
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.