Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Merhabalar
Bugün sizlere #damladakiokyanus eseriyle geldim. Eser adını Mevlana'nın bir sözünden alıyor, bir iyilik hareketi olarak önümüze çıkıyor.
277 sayfaya kadar yapılabilecek iyilikler listesi ve alt başlıkları var, öneriler ilginç. Devam sayfaları da mevcut. Her bölüm başında hoş sözler bizi karşılıyor.
Yazarın kaşif eseri tefekküre
Merhaba arkadaşlar Aşkın gözyaşları 3- Kimya Hatun kitabını okumaya başlarken normal gündelik aşktan bahsediyor gibisinden okumaya başladım kitabın her sayfasında Kimya'nın Şems'e, Şems'inde Mevlana'ya olan muhabettenden bahsedilordu. okudukça anladım ki ilahi aşkın insanları biberine nasıl bağladığını insanların Mevlana ve Şemsin bu muhabbeti farklı yorumlamalarını hiç dikkate alınmadan Muhabbetlarine, sohbetlerine devam etmelerini Kimya'nın uzun süre aşkından ayrı kalması Şems'i bir ömür beklemesi ve Şems geldikten sonra Kimya'nın hayatının ilim yönünden gelişmesi sabrının karşılığını almış olmasıydı. ban kitaptan etkilandim okumayan arkadaşlara okumalarını tavsiye ederim.
atticus insan kavramının (olması gereken insan) vücut bulmuş haliydi. sevgili mevlana gibi kim ne yaparsa yapsın saygısızlık etmiyor, kibar, düşünceli bir baba ve avukat.
scout'ta ise kendi küçüklüğüm aklıma geldi, kendimden izler gördüm ve jem de gerçekten abime benziyordu. sanırım dünyanın her yerinde abi ve kardeşler aynı, bundan dolayı bizden izler gördüm.
kitap jem'in başına gelenleri anlatan scout'ın bakış açısıyla yazılmış. komşuları olan ve adına öcü radley dedikleri bir adam var, çocukların bilmediği şeyleri merak etmesi ve bilmediğinden korkması arthur'a öcü lakabını nasip etmiş. ama biliyordum öcü'den bir zarar gelmeyeceğini, zarar verenler her zaman normalmiş gibi görünenler değil mi zaten.
sonrasında maycomb halkının siyahi insanları beyazların nasıl gördüğünden ve nasıl muamele ettiğinden bahsediliyor ve beyaz bir avukat olan atticus, siyahi tom'u savunuyor.
başlarına gelenleri merak edeceğinizi düşünüyorum, anlatımı güzel, okuması zevkliydi.
1000 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitabın ilk sayfası çarpıcı bir cümle ile başlıyor:
"Ya çarpılırsak o ışıktan. Gözlerimiz kamaşırsa.
Bugüne kadar bildiğimizi sandığımız her şey doğru değilse..."
E ama olur mu öyle şey, okumasam mı acaba...diye tereddüt ettiren bir kitap olmadı değil:)
Önyargılarımı kırıp devam ettim okumaya. Öncelikle Şems'i Elif şafak~Aşk kitabından tanıyordum. Tanımak derken, karakterini, duruşunu. Örneğin, düşündüğünü korkmadan söyleme cesaretine,
haksızlık karşısında anında ses çıkarmasına,
Adaletli oluşuna, dürüstlüğüne ve bilgisine hayran kalmamak elde değil. İlk sayfalar kendini tekrar tekrar okutuyor Şems sayesinde;
"Beni dinleyenler deliye döner. Ama neden akılları deli edeyim ki?.."
Çarpıcı cümlelerinden bir tanesi bu. Aslında Şems'e yakıştırlan bir sürü saçma sapan etiketten ziyade çok kısa özetlemek isterim. Kendi bakış açım ile:
O bir "münzevi" kendini Allah yoluna adamış. Bu dünyadan vazgeçmiş. Aynı zamanda sormak istediği sorularıyla onu tatmin edecek bir dost arayışında olan bir derviş.Bulduktan sonra da Mevlana'ya hocalık etmiş. Ve Celalettin Rumi'yi tamamlayan ve onu Mevlânâ mertebesine ulaşmasına yardım eden de Şems olmuştur. Kitap şemsin Mevlana ile dostluğu ve üzücü sonu ile bitiyor. Güzel akıcı bir üslûbu vardı ancak eleştireceğim kısmı da var elbette. Kitabın bir kısmında Şems Mevlana'ya sorular sorduğu esnada; Bâyezid-i Bistâmi'yi Hz Muhammed'den üstün görüyor. O kısım bana anlamsız geldi.
Belki de ben anlamadım bilmiyorum. Kitabı genel olarak sevsem de çoğu kısmına katılmadığım aşikar:)
Mevlana , Nasreddin Hoca , Hacı Bektaş Veli ve dönemlerinde adalet ve zulme karşı duruşlarını kendi mektupları ve eserleriyle anlatmaya çalışmış gayet başarılı bir eser
Rahmetlik Erbakan hocamın bir sözü vardır: "Yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın olan yanlıştır. Çünkü, doğruyla karıştırılması ve insanların daha kolay aldatılması ihtimali taşımaktadır."
İşte bu eser, müellifin bazen selefi bir kafayla, bazen de adeta solcu bir kafanın İslam telakkisiyle Müslümanlara "gavura vurur
"Ben bir martıyım. Uçmayı seviyorum, hepsi bu..."
Zaman ve mekân bizim için nedir?
Sınırların ötesinde mi ya da alışılmadık bir özgürlük mü?
Bir andan diğerine geçmek için ince bir çizgi mi?
Muhteşem bir kaynak oldu benim için. İnsana güç veren, kararlı olmayı öğreten bir kaynak. Bilincin yükseliş aşamalarını özgürlük kaftanını giymekten geçtiğini anlatan muazzam bir eser.
Cennetin aslında özümüzde olduğunu. Öz'ün ise Şimdi ile bağlantılı olduğunu simgeliyor. Ve temel dayanağı sevgi.
Aslında hepsinden öte görmek istediğimiz gibi görürüz. Gerçeğe yani bilince ulaşınca gördüklerimiz görmek istediklerimizin de ötesinde canlanıveriyor. Burada Mevlânâ'nın sözü aklıma geliyor, "Baktığın benim, gördüğün sensin..."
Hayat boyu öğrenmek, yılmadan ve kimseden etkilenmeden ona ulaşmak, öğrendikçe paylaşmak dileğimle...
Ella adında bir kadını okuyoruz. Kendisi yabancı biri. Bir işte çalışmak için başvuru yapma falan derken bir kitabı okuyor. O kitabın yazarı ile tanışıyor konuşuyor. Tanıştığı yazar sonradan Müslüman olan bir adam. Ella'ya Şems-i ve Mevlana'yı anlatıyor. Aslında adamın yazdığı kitap bunu anlatıyor ve Ella okuyup etkileniyor. Ama tabii Ella'nın yaptığı bazı davranışlar hoş değil. Bunun çoğunlukla sebebi elbette kocası. Okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Mevlana tarihi için yararlanılan kaynaklar bana pek güvenilir gelmedi. Bunu da söyleyip incelemeyi bitiriyorum.
-Nereden bilebilirdi ki Ella, bunun öylesine bir roman olmadığını? Nereden bilebilirdi bu kitabın tüm hayatının akışını değiştireceğini?
-Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
"Doktor bu ne?"
Nihayet çelişkilerle dolu bu kitabı bitirebildim. Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled'in Maarif isimli eserinden bahsetmekte ve eser de Kuran'ı Kerim'den ayetlerle birlikte harmanlanmış Bahaeddin'in düşünceleri, nasihatları yer almaktadır.
Eserin Mevlana'nın hayatında önemli yere sahip olduğu ve onu yoldaş olarak
Bir Yazarın söyleşin de Sezai Karakoç un ,devrin Yunus Emre si demiştim. O da "Hayır devrin Mevlana sıdır diye belirtmişti..
Evet Sezai Karakoç benim için ruh devrimcisidir. Ruhun keşfi için önder niteliğindedir.
Modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlamıştır.
Dostu Cemal Süreya, ona, oluşturduğu mistik şiir tarzından ötürü "Sezo" demiştir.
Ben şiirlerinden ziyade makale ve denemelerinin bulunduğu ,
Makamda
insanlığın dirilişi
Diriliş Neslinin Amentüsü
Fizikötese açısından ufuklar ve daha ötesi Diriliş şoku
Fizikötesi açısından ufuklar ve daha ötesi doğum ışığı
Fizikötesi açısından ufuklar ve daha ötesi perde devrildi an ,kitaplarını okudum.
Beni bu kitaplara çeken belkide astronomi ve fizikle ilgili olmamdır. Çünkü bazı fiziğin açıklayamadığı konularda METAFİZİK devreye girer.Bir nevi Ustad da fizikcidir.
Kendisine layık görülen ödülleri almamıştır.
Bir gün kitap fuarın da Diriliş yayın standına gitmiştim ve kitaplarının neden bu kadar sade olduğunu sormuştum .Görevli ,"Yazarımız herkesin istifade edebilmesi için uygun fiyatın olması için bu basımı uygun gördüğünü "söylemişti.⚘️
Alıntı ;
Oysa sen bu dünyada tutsaklığı değil , özgürlüğünü belgelemek için bulunmaktasın.
.
