Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Asaf Halet'in Sidharta Şiirini çözümleme denemesi - AHMET HAMİT YILDIZ
Asaf Halet çelebi (1907-1958) o, küçük şişelere koyulmuş ağır misklere benzeyen şiirlerini Om Mani Padme Hum (1953)'da topladığında, Mallarme'ın deyişiyle bir kitaba varmak için (pour abortir a un livre) sürdürdüğü yaşamını Türk şiiri için 'gizli hazine'ye dönüşerek sona erdiriyordu. Onun ilk bakışta, kolay anlaşılır izlenimi
Sayfa 12 - DERGAH - KASIM 1998 - SAYI 105
Mevlana oğluna der ki:
"Bahaeddin! Eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma! Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma! Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma. Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen fena söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma! Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun, işte o sevinç Cennetin tâ kendisidir. Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun, işte bu gam da Cehennemin tâ kendisidir. Dostlarını andın vakit içinin bahçesi çiçeklenir, gül ve fesleğenlerle dolar. Düşmanlarını andığın vakit, için dikenler ve yılanlarla dolar, canın sıkılır, içine pejmürdelik gelir."
Reklam
"Padişahın biri, biricik oğlunu eğitip yetiştirmeleri için hüner sahibi bir gruba emanet etmiş. Çocuk, kısa zamanda medyumluk ilmi başta olmak üzere tıp ve benzeri alanlarda verilen eğitimi tamamlamış ve üstad olmuş. Bir gün padişah, avucunun içine altın yüzüğünü koyarak oğluna, "Söyle bakayım avucumun içinde ne vardır?" diye sormuş. Padişahın maksadı üstat oğlunu imtihan etmek, ilimdeki derecesini görerek gururlanmatır. Çocuk, "Elinde tuttuğun yuvarlaktır, sarıdır, delik ve metaldir, "diye cevap vermiş. Padişah, çocuğun verdiği tariflerin doğruluğunu görüp bir baba olarak gururlanarak, "Aferin, doğru tarif ettin. Peki, bu tarif ettiğin şey ne olabilir? Onu da söyleyebilir misin?" demiş. Çocuk, "gayet tabi", demiş,"elindeki kalburdur." Padişah şaşkın bir vaziyette, "Akıllara hayranlık verecek derecede doğru tarifi yaptın, verdiğin işaretlerin hepsi doğru. Lakin bu kadar eğitim gördün ama bilgelik nereye gitti? Kalburun avuç içine sığmayacağı nasıl düşünemedin?" demiş. Mevlâna bu kıssayı anlattıktan sonra, "Günümüzdeki ilimler de tıpkı bu çocuğun bilgileri gibidir," der. Çağımız bilginleri ilimde kılı kırk yararcasına pek çok şeye vakıftır; Gel gör ki, kendini pek tanımaz. Çünkü o, kendini unutmuştur."
Sayfa 123 - Sufi Kitap - 3.baskı
Mevlâna, oğluna der ki:
Bahâeddin! Eğer daima cennete olmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma!
Sayfa 188 - Yedİveren yayinlari 1. baskı 2013
Mevlana Celâleddin Rumî oğluna der ki; Bahaeddin! Düşmanını sevmek , düşmanının da seni sevmesini istersen , kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle , o düşman senin dostun olur ; Çünkü gönülden dile yol olduğu gibi , dilden de gönüle yol vardır. Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.
Sayfa 214 - Oku-Yorum Yayınları
sabir
Dunya dertleri etrafini sarmissa unutma ki; o derdi veren, dermanini da verecek kudrettedir. Sen Allah'a sigin tum korkularindan, dertlerinden... O zaman hepsi sana viz gelir..... Mevlana Hazretleri bir gun eve gelir, oglunu uzgun gorur ona nedenini sorar, oglu: "Hic....." der. Bunun uzerine Mevlana Hazretleri disari cikar, kapida asili kurt postunu alir, üstüne giyer ve ellerini havaya acip ulumaya baslar. Oglu gulmeye baslar. Mevlana Hazretleri iceri doner ve ogluna: "Gordun mu, iste dunya dertleri de boyledir. Oysa kurt korkutucu bir hayvandir ama sen arkasinda baban oldugunu bildigin icin korkmadin. İste butun dertlerin arkasinda da Rabb'inin oldugunu unutma ve O'na guven." der.