MFT tekrar paylaştı.
Gökyüzünün başka rengide varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar ateş yakarmış
Her doğan günün dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış
MFT tekrar paylaştı.
Nasıl kızayım
Uykumu kaçırdığına,
Değirmene akan su!
Sesin öyle güzel ki,
Duymak isterdim
Öldükten sonra bile.
MFT tekrar paylaştı.
Türkiye'de ise Türk zekâsını en yüksek düzeyde geliştirmesinden sorumlu olduğu sanılan üniversitelerin durumuna mizah ile bile katlanmak mümkün görünmüyor.
Sayfa 7Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
MFT tekrar paylaştı.
Bazen insanlar sustukları zaman seslerini en etkili biçimde duyurabilmektedirler. Sessizlikle karşılaşan bir soru, bir kalkan ya da zırhtan geri tepen bir silah gibidir. Yanıt, yanıt vereni bağlar; yanıt veren ona itaat etmek zorundadır; yanıt onu sabit bir tavır almaya ve orada kalmaya zorlar, oysa sorgucu kendi işine geldiği gibi yer değiştirerek, ona her yandan saldırabilir.
Sayfa 54Kitabı okudu
MFT tekrar paylaştı.
Tekerleğin icadı nasıl insanın ayağını yerden kestiyse, televizyon da gözünü nesneden ayırmıştır. Aletlerin insan organlarının yerine ikame edilmesine yönelik teknolojik gelişmelerinin en tehlikeli sonucu sıranın düşünme organlarına gelmiş olmasıdır.
Sayfa 89Kitabı okudu
MFT tekrar paylaştı.
Her şey ne için? Politikacı kılığına girmiş hırsızlar çetesinin ganimetleri bölüşmesi için! Aptallığın sınırı yok artık. Halkın aptallığının görülmemiş rekorlara taşındığı bu ülkede, son yirmi yılda ülkenin en popüler politikacısının psikopat bir suçlu olması ancak böyle açıklanır. En sevilen ve en karizmatik politikacıya dönüşmesi, ulusal kahraman ve halkın önemli bir kısmının tapındığı bir heykele dönüşmesi ancak böyle açıklanır.
Sayfa 27Kitabı okudu
MFT tekrar paylaştı.
Eğer kahvaltı saatinde televizyonu açarsan bütün kanallarda bir politikacıya aynı aptal soruları soran ve ondan aynı aptal cevapları alan bir aptal çıkıyor karşına, dedi bana Vega. Sanki kendi canına kıymak için Moya, sanki kahvaltıyı kusmak için, sanki gününü mahvetmek için o düğmeye basmışsın gibi.
MFT tekrar paylaştı.
Neden, basit, sıradan bir doğa parçası, kimi ressamların ona verdikleri ışıkla sizde hiçbir bayağı izlenim uyandırmaz… hatta, tersine, haz verir, huzur verir, sükunet verir de… aynı konu başka kimi ressamların elinde bayağılığa, çirkinliğe dönüşür? Oysa ikinci ressam da doğaya, konusuna tümüyle sadık kalmıştır. Resmi içinden aydınlatan ışığın eksikliğiyle açıklanabilir herhalde bu durum! Alabildiğine görkemli, göz alıcı bir doğa görüntüsü karşısında bile, gökyüzünde güneş yoksa eğer, bir şeylerin eksik olduğu duygusuna kapılmamız gibi tıpkı!
MFT tekrar paylaştı.
"Yıllarca önce küçük bir kasabada dünyaya gelen insanlık, dünya savaşlarından birinde, çok rutubetli bir siperde göğsünü üşütmüş ve aylarca hasta yatmıştı. Bu olaydan sonra, hastalığın izlerini bütün ömrünce ciğerlerinde taşıyan insanlık, önceki gece sabaha karşı nefes alamaz olmuş ve gösterilen bütün çabalara rağmen gün ağarırken doktorlar, insanlıktan ümitlerini kesmek zorunda kalmışlardır. Doğru dürüst bir tahsil görmeyen ve kendi kendini yetiştiren insanlık hiç evlenmemişti. Küçük yaşta öksüz kalan insanlığa, doğru dürüst bir miras da kalmamıştı; bu yüzden sıkıntılarla geçen hayatı boyunca insanlık, başkalarının yardımıyla geçinmeye çalışmıştı. İnsanlığın ölümüyle ülkemiz, boşluğu doldurulması mümkün olmayan bir değerini kaybetmiştir. Gazetemiz, insanlığın yakınlarına başsağlığı ve sonsuz sabırlar diler."
MFT tekrar paylaştı.
Ne yaparsın, et yiyemiyoruz; fukaranın eti de balık. Bereket versin balığa. Balık da olmasa şu memlekette, vallahi bilmem ama, köpekler güler halimize. Hani demek isterim ki, ne hükümet var başımızda, ne belediye. Dinim hakkı için kendimi düşünmüyorum. Memurlara acıyorum namussuzum. Onların hali bizden daha kötü. Hiç olmazsa ben, gördüğüm işi, geçineceğim paraya göre satarım. Şeker mi pahaya çıktı, balık da pahaya çıktı. Ekmek mi pahaya çıktı, balık da pahaya çıktı. Kömür mü pahaya çıktı, balık da pahaya çıktı. Oysaki onlar öyle mi? İki yüz kâğıtla hallihamur olacağız diye didinmekten imanları gevriyor zavallıların. Kabahat kimde? Baştakilerde elbet. Ne diyeyim, Allahlarından bulsunlar, demekten gayrı bir şey gelmiyor ki elimden.
MFT tekrar paylaştı.
Yaşamlarımız hep yanlış. Bir bireyin topluma ihtiyacı yoktur, bireye ihtiyacı olan toplumdur. Toplum bir savunma mekanizması, bir çeşit oto korumadır. Birey, sürüde yaşayan hayvan gibi değil, kendi yalnızlığında, doğaya, hayvanlara ve bitkilere yakın, onlarla ilişki halinde yaşamalı.
