Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rıdvan Akar
"Ölüm ve katliamların eksik olmadığı bu acılı ülkede yaşanan her kötü olayın sonunda, "Ülke bu kadar acılıyken, filanca bayram kutlanamaz" gerekçesiyle, milli bayramlar giderek gündelik yaşamımızdan birer birer eksilmeye başladı."
Çılgın Türkler: Kıbrıs - Turgut Özakman
Ankara Radyosunda Söz Yayınları Şefiydim. 1963 yılı Aralık ayında Kıbrıs’ta Noel kıyımı diye bilinen acı olay oldu. Türkiye’de kıyamet koptu. Basın Yayın Genel Müdürlüğü Kıbrıs’a gönderilmek üzere bir muhabir istemiş. Hemen gönüllü oldum. Uygun görüldü. Olaydan 15 gün kadar sonra, radyo muhabiri olarak, Basın-Yayın Genel Müdürlüğünden bir
Bilgi Yayınevi - ÖnsözKitabı okudu
Reklam
"Sık gelir misin buraya ?" "Sadece özel günlerde." "Özel günler derken? Dini ve milli bayramlar dahil mi ?"
Türkiye Cumhuriyetinin Milli Bayramları, bu ülkede yaşayan herkesin gerçek insan onuruna kavuşmasının merhalelerini hatırlatan en önemli günlerin ve o günlerce cereyan etmiş olan olayların milletçe tekrar hatırlama ve tekrar o günlerde cereyan eden olaylara sevinme vesilesidir. Ama her şeyden önce bu bayramlar ve onların kutlanması bizlerin insan haysiyetine kavuşmamızın kutlanmasıdır.
Sayfa 186 - pdfKitabı okudu
İlan edilen millî bayramların törensel ve sembolik yapılan, yeni kurulan devletin ”öncesizliği"ni de pekiştiren ritüeller olmuştur. Her şeyi ile ”yeni” algısının oluşturulması için bayramlar önemli araçlar olmuştur. Öyle ki, ”eski"ye ait olduğu için 2. Meşrutiyet sonrası, ”hâkimiyet-i millîye”nin zaferi olarak düşünülen 10 Temmuz
Sayfa 283Kitabı okudu
Kemalizme mal edilen uygulamalara bakarak şunu söylemek mümkündür, kemalizm esas yaptıklarıyla değil, yasakladıklarıyla kendini göstermiş, etkili olmuştur: Burada zikretmediklerimiz arasında, Türk müziğinin neredeyse tamamen yasaklanması, zengin bir medeniyet dili haline gelmiş bulunan Osmanlıca’nın yasaklanması, her ikisinin de tahkire konu
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Medeniyet Mabedleri:Halkevleri
Eğitim alan nüfusun haricinde de, Halkevlerinin kurulması ile 1930’lar boyunca, Türk Ocakları’nın mütevazı imkânlarıyla yürütmeye çalıştığı cihadı, artık devlet kendi uhdesine alır. Medeni yaşam tarzı, kurumsal olarak bu sefer sadece genç nesle değil Anadolu’nun dört köşesindeki halka havarice tanıtılmaya başlanır. Ülkü’de çıkan bir yazıya göre
Sayfa 126Kitabı okudu
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.