Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güzel bir eş
Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?_ Yaşlı kadın cevap vermiş: Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir Mine çiçek hediye getirdi, ben de çiçekleri çok severim. Çiçeğin çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğinin söyledi.Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım.Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde , bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp ta çiçeği sulamadı . Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim Hakim kadına hak vermiş;ama adettendir diye bir de adama sormuş : -Senin söyleyecek bir şeyin var mı ? Yaşlı adam cevaplamış -Eşimin anlattığı her şey doğru,tek bir şey dışında.Mine çiçeği çok sulandığında ölür.Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum. Çiçek ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı.O her uyandığında ben de uyanık olurdum,işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunun boşaltır peçetelerle toprağını kuruturdum.Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden canımdan çok sevdiğim eşimim doyasıya seyrederdim. Alıntı
Yıldızlardan geleceği okumaya yönelik kökçülükte, 7 yeryüzü bitkisi ayırdedilir.12 ot burçlar kuşağıyla birleştirilir, 36 bitki de burçların onluk bölümlerine ve yıldızların durumlarına göre bağlanırdı. Birincilerin etkili olabilmesi için belirli gün ve saatlerde toplanmaları gerekirdi; fındık ve zeytin pazar günü; sedefotu,yonca, şakayik, hindiba pazartesi; mine cicegi salı; Cezayir menekşesi çarşamba günü toplanmalıydı.ilaç olarak kullanılacaksa mine çiçeği, Cezayir menekşesi, şakayık, sarı salkım beşparmakotu perşembe; büyüde kullanılacaksa, hindiba, adam otu ve mine çiçeği cuma," cruciata" ve sinirotu cumartesi. Theophraste'ta bile bitkilerle kuşlar arasında bir uyarlik dizgesi buluruz: şakayık agackakanla, perygamber çiçeği şahinle, marulcuk kartallarla bağdastirilir.
Reklam
-hayır en güzel parfüm sensin
Gustave Flaubert, sevgilisi Louise Colet'e yazdığı mektuplarda, terliklerin, perçemlerin ve mendillerin kokularından bir koku sergisi oluşturur. 6 Ağustos 1846'da şöyle yazar sevgilisine: "Mektuplarını yeni baştan okuyorum, onların misk kokularını soluyorum." Birkaç gün sonra da şunları yazar: "Elbisenin katları arasında, saçının perçemleri içinde, düşlerde yaşıyorum. Burada biraz var onlardan! Ah! Ne güzel kokuyorlar! Senin güzel sesini, kokularını seve seve içime çektiğim omuzlarını ne çok düşündüğümü bir bilsen. Parmaksız eldivenin burada. Harika kokuyor, sanki, hâlâ omuzları­nı ve çıplak kolunun yumuşak sıcaklığını soluyormuşum gibi geliyor bana. Söylesene, mine çiçeği mi kullanıyorsun, onu mendillerinin arasına mı serpiyorsun? Biraz da gömleğinin üstüne serp — ama hayır, kendine parfüm sürme, en güzel parfüm sensin, senin doğanın soluk alış verişi."
Yürüyüp kendi odama girdim. İçeride uzun bir süre - odayı geçip üstünde kü­çük bir dal mine çiçeği duran yastığıma bakmcaya kadar - hala duyduğum mine kokusunun kendi yakamdaki çiçekten geldiği­ ni sanmıştım. O tek küçük dal (Drusilla, hiç o yana bakmadan, bunların beş altı tanesini bir çırpıda koparıverirdi ve hepsi de makineden çıkmış gibi aynı boyda, aynı biçimde olurdu), tüm odayı, alacakaranlığı, akşamın tüm havasını, Drusilla'nın atların kokusunu bastırabilen tek koku dediği bu kokuyla doldurmuştu.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Hakim yaşlı çifte sormuş: "Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?" Yaşlı kadın cevaplamış: "Hakim Bey, bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, ben de çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim." Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş: "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum. 'Çiçeği ölmesin' diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim." Hakim çifti boşamamış.
Paltosunun yakasına iliştirdiği küçük "mine çiçeği" rozetini eliyle bir kez daha yokladı. Düzeltir gibi tekrar üzerinde oynadı. Trenin ince bir çığlığı andıran hareket sesini duyunca biraz olsun rahatladı.
Reklam
Almanlarda mine çiçeği: "Beni unutma!" anlamına geliyordu.
173 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.