Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hakim yaşlı çifte sormuş: "Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?" Yaşlı kadın cevaplamış: "Hakim Bey, bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi. Ben de çiçekleri çok severim, çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve eşim, düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki eşim bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim." Hakim kadına hak vermiş, ama adettendir diye bir de adama sormuş "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda, gidip çi-çeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana hayatı güzelleştiren, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya sevdiğimi düşünürdüm."
GEREKLİYDİ SADECE Ve orda her şey bana Buğday tarlası gibi Göründü bu dünyada Tatlılık dolu bahçe Otlar içinde birden Sürer mine çiçeği Ve benim ölmüş kalbim Doğar hoş kokusunda
Sayfa 98
Reklam
٨ Yılbaşından yüz doksan beş gün sonra rüyamda nilüfer çiçeklerini gördüm. Tohum annem, onun bir su bitkisini söylerdi. Nilüfer çiçeği bataklıkta veya çamurlu arazilerde ortaya çıkar ve çiçek açtığı zaman çamurdan dışarı doğru yükselirmiş. Ayı gördüğünde çiçeğin yaprakları kapanarak çamurlu suyun altına geri çekilirmiş. Güneşi gördüğünde ise en ufak bir lekelenme olmadan suyun üzerine geri çıkarmış. Ölümlerle büyürmüş. Rüyamda bir kan gölünün ortasında açan bembeyaz bir nilüfer çiçeği gördüm. Bu çiçek ne olursa olsun ölmeyecekti.
…Aman nasıl bir ışık! Avizeler! Altın kaplama kartonpiyerler! İpek halılardan farksız duvar kâğıtları, iki tekerlekli yük arabası gibi derin divanlar, yapay ipekli kumaş çağlayanları. Musluklarından mine çiçeği, tarçın, nane çayı, portakal suyu, limonata akan ışıltılı çeşmeler; hele o gümüş renkli metal kupalar yok muydu…
Unutma beni: Mavisi hafif açık ne güzel bir çiçektir (mine çiçeği). Üzerindeki yuvarlaklar, sevgilileriyle sorun yaşayan açık tenli kadınların ürkek gözlerini anımsatır...
Sayfa 118 - Everest Modern KlasiklerKitabı okudu
Hayat, bir büyük mucizedir; ‘cansız’lar onunla ‘can’lanır ve onun sayesinde birşey herşeyle ilgili hale gelir. Ufacık bir mine çiçeği bile, hayat sayesinde, dünyanın eğik duruşundan güneş ile dünya arasındaki mesafeye varıncaya kadar herşeyle ilgilidir.
Reklam
Vay be...
Hâkim yetmişlerine merdiven dayadıkları hâlde Hboşanmak için başvurmuş çifte sormuş: "Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?" Yaşlı kadın cevaplamış: "Hâkim bey, bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana çiçekleri çok sevdiğimi bildiğinden mine çiçeği getirdi. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi." "Ben kemik rahatsızlığı olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği hâlde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim." Hâkim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş: "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya severdim."
Sayfa 97
Elinizde bu bitkiyle ( mine çiçeği ) bir hastaya yanaşıp (hasta fark etmeksizin tabii )ona sağlığının nasıl olduğunu sorduğunuzda, alacağınız yanıt iyiyim ise, o hasta çok geçmeden iyileşir; öyle görünüyor ki daha iyiyim derse hastalığı uzun sürer ama önünde sonunda iyileşir. Kötüyüm derse o hasta ölür..
Kışa maruz kalmış bir yaz çiçeği gibiydim. Mine uysal.
istekle ??
Ensesine, boynuna, yanaklarını o kadar çekici yapan tenine, teninin üzerindeki uzaktan fark edilmeyen sayısız küçük bene (anneannemin de tam burasında kocaman bir et beni yok muydu?) bir an istekle baktım. Elim sanki bir başkasının eliymiş gibi kendiliğinden uzanıp saçlarına takılı tokayı tuttu. Dört tane mine çiçeği vardı tokanın üzerinde. "Saçların çok ıslanmış."
Sayfa 27 - Yapı kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Siz bana, "Bergamotun kokusu neye benziyor?" diye soruyorsunuz, ben de, "Mine çiçeği gibi bir şeye," diyorum ve siz mine çiçeğinin kokusunu biliyorsanız birbirimizi anlamaya yakınız demektir.
Sayfa 56 - Can yayınlarıKitabı okudu
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.