Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
48 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Mehmet Rauf / Bir Hastalığın İlacı İki hikayeden oluşuyor kitabımız. İlki kitaba adını veren #BirHastalığınİlacı , diğeri de #Verven. Kırk altı sayfadan oluşan Yeşilçam tadında hikayelerdi. Özellikle yazarın kalemini sevenler için bir çırpıda bitecek bir eser. Bazı durumlardan kaçış olarak ilk kısmetiyle evlenen yirmi iki yaşındaki karakterimiz, karısını sürekli aşağılayan ve “hayvan” diye hitap eden biri. Kendinden yaşça büyük bir kadına aşık olup mektuplaşmaya başlıyor. Günün her saatinde kadının yaşadığı evin önünden geçip, camdan sarkıttığı mektubunu alıp, kendininkini veriyor. Bir zaman sonra evin sahibi durumu farkedip yanına çağırıyor. Kadının, kendi kızı olmadığını ve kızın bücür biri olduğunu söylüyor. Eve dönünce karısının mektupları öğrendiğini görüp, bir yalanla her şeyi tatlıya bağlıyor. Kadının bücür olduğunu öğrenince büyük aşkı da bitiyor. ikinci hikayemiz Verven, Mine Çiçeği demekmiş. Aynı zamanda bir parfüm markasıymış. Bu hikayemizde de, bir kadınla tanışıp ondan etkilenen bir erkek karakterimiz var. Kadından etkilenmesinin en büyük sebebi de bu Verven kokusu. Buluştuklarında, kadının vakti kısıtlı olduğu için adamı akşam eve davet edip gidiyor. Bundan sonrası da erkek karakterimizin bu daveti kafasında tartması, sonuçlarını düşünüp vazgeçmesiyle devam ediyor ama sonunda o bilindik güzel kokuyu başka bir kadında alınca, çocukça endişelerle gitmediği için üzülüyor. Kimi yerde hayal mi gerçek mi anlamakta zorlandığım kısımlar oldu. Dönem eserlerini ya da hikaye tarzı okumaları seviyorsanız keyifli okumalar…
Bir Hastalığın İlacı
Bir Hastalığın İlacıMehmet Rauf · 2021456 okunma
295 syf.
9/10 puan verdi
Bekle beni hüzün şehrim , Mahur Saz Semai'm ... İstanbul'um !
"Gökçe geçidin kıyısında, iki kıtanın ikisinde kurulu bir muamma memleket... Mucizeler erbabı, çelişkiler ehli, güzeller şahı. Eskiler mutluluk kapısı derler, yeniler hezimet kapısı; işte o şehrin masalıdır bu masal." Kitabımız birbirinden çılgın (kadınlar çılgın, İstanbul daha da çılgın) 29 hikâyeden oluşuyor. Sırasıyla
Kadın Öykülerinde İstanbul
Kadın Öykülerinde İstanbulKolektif · Sel Yayıncılık · 200919 okunma
Reklam
Ne hoş benzetme
Gözler iki büyük mavi mine çiçeği gibi …
Sayfa 49 - Can YayınlarıKitabı okudu
𝐻𝑎𝑘𝑖𝑚 𝑦𝑎𝑠̧𝑙ı 𝑐̧𝑖𝑓𝑡𝑒 𝑠𝑜𝑟𝑚𝑢𝑠̧: “Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?” Yaşlı kadın cevaplamış : “Hakim Bey, bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, bende çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine bende, bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.” Hakim kadına hak vermiş, ama adettendir diye birde adama sormuş : “Senin söyleyecek bir şeyin var mı?” Yaşlı adam cevaplamış : k” Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için bende bu yalanı buldum. “Çiçeği ölmesin” diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında, bende uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim.” Hakim yaşlı çifti boşamamış 🌺
٨ Yılbaşından yüz doksan beş gün sonra rüyamda nilüfer çiçeklerini gördüm. Tohum annem, onun bir su bitkisini söylerdi. Nilüfer çiçeği bataklıkta veya çamurlu arazilerde ortaya çıkar ve çiçek açtığı zaman çamurdan dışarı doğru yükselirmiş. Ayı gördüğünde çiçeğin yaprakları kapanarak çamurlu suyun altına geri çekilirmiş. Güneşi gördüğünde ise en ufak bir lekelenme olmadan suyun üzerine geri çıkarmış. Ölümlerle büyürmüş. Rüyamda bir kan gölünün ortasında açan bembeyaz bir nilüfer çiçeği gördüm. Bu çiçek ne olursa olsun ölmeyecekti.
Hakim yaşlı çifte sormuş: "Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?" Yaşlı kadın cevaplamış: "Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, bende çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine bende bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim." Hakim kadına hak vermiş; ama adettendir diye bir de adama sormuş: "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve İyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için bende bu yalanı buldum. 'Çiçeği ölmesin' diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim." "Bazı sevgiler zaaftır."
Reklam
Hakim yaşlı çifte sormuş : bunca yıldan sonra neden ayrılmak istiyorsunuz? Yaşlı kadın cevaplamış hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle birşey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi , bende çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine bu kadar düşüncesiz insanla yaşayamam gerektiğine karar verdim. Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye adama sormuş : senin söyleyecek bir şeyin var mı? Yaşlı adam cevaplamış: eşimin anlattığı herşey doğru ,tek birşey dışında . mine çiçeği çok sulandığında ölür . karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir. Ama eşim bunu yapmadı bunu yapmadığı için bende bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldım. O her uyandığında bende uyanık olurdum işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltıp, peçetelerlede toprağını kuruturdum. Sonrada yatağa gelip bana hayattan bahseden canımdan çok sevdiğim eşimi seyrederdim..🌹
Mine Çiçeği Efsanesi!
Mine çiçeği bir sevgi hikayesidir. Hikayeye göre yaşları 70 civarlarında bir çiftin boşanmak için başvurması üzerine hakimin sorusu şöyle olmuş: Bunca seneden sonra neden ayrılıyorsunuz? Yaşlı kadın hakimin bu sorusu karşısında yaşadıkları durumu anlatmaya başlamış. Eşinin bir mine çiçeği getirdiğini ve bu çiçeğin çok su istediğini düzenli olarak sulanmazsa öleceğini söylediğini iletmiş. Aynı zamanda kendisinin kemik rahatsızlığı olduğunu da eklemiş. Bu zaman zarfında kadın geceleri bile uykusundan kalkıp mine çiçeğini sulamış, bakımını eksik etmemiş. Ancak aynı ilgiyi eşi göstermemiş. Bunun üzerine ayrılmasının sebebi olarak da bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamak istemediğinden boşanmaya karar verdiğini dile getirmiş. Hakim kadını dinledikten sonra adama dönmüş. Adam da ifadesinde; mine çiçeğinin çok su istediğinin bilincinde olduğunda ama aşırı sulandığında da öleceğini belirtmiş. Karısının kemik hastalığı olduğundan ve egzersiz yapmadığından dolayı eşine bu yalanı söylediğini itiraf etmiş. O her gece çiçek ölmesin diye kalkıp suladı böylelikle hareket etti, ben o uyuduktan sonra kalkıp çiçeğin suyunu döktüm diye ifade vermiş. Ben eşimi çok seviyorum demiş. Mine çiçeği efsanesi bu hikayeyle anlaşılmaktadır ki; sevgi çiçeğidir.
Kesinlikle okumalısınız
Hâkim yaşlı çifte sormus: "Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyor sunuz?” Yaşlı kadın cevaplamış: "Håkim Bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçe ģi hediye getirdi, ben de çiçekleri çok seve rim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçek miş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadı. ğında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uy kumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim." Hâkim kadına hak vermis; ama adettendir diye bir de adama sormus: "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum. 'Çiçeği ölmesin' diye her gece kalk mak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğun da gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçeteler le toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, ca- nimdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyre derdim." Hâkim çifti boşamamış.
Mine Çiçeği Hâkim elli yıllık evliliklerinden sonra, neredeyse yetmiş yaşına gelmiş olan çiftin boşanma taleplerini dinliyormuş. Onları dinledikten sonra sormuş: “Elli yıl sonra neden boşanmaya karar verdiniz. Bir ömrü beraber geçirmişsiniz. Neden ayrılmak istiyorsunuz?” Yaşlı kadın cevap vermiş: “Hâkim bey, bir ay kadar önce böyle bir düşüncem yoktu. Bir gün eşim bana, bir mine çiçeği getirdi. Bu çiçek, suyu çok severmiş ve belli sürelerde sulanmadığında solup ölürmüş. Ben kemik erimesi olan bir hastayım. Geceleri uyanıp, çiçekleri sularken bir şey fark ettim. Hasta olan benim ve her gece ben kalkıp çiçeği suluyorum. Eşim bir kez olsun çiçeği sulamak için uykusundan fedakârlık etmiyor” Hâkim kadını dinledikten sonra ona hak vermiş ve ardından da kocasını dinlemiş. “Senin söylemek istediğin bir şeyin var mı?” Yaşlı adam cevap vermiş: “Eşimin anlattığı her şey doğrudur hâkim bey. Ancak eklemek istediğim bir şey var. Mine çiçeği çok sulandığı zaman ölür. Eşimin kemik hastalığı var ve iyileşmesi için düzenli olarak egzersiz yapması gerekiyor. Fakat eşim bunu ihmal ettiği için, ben de bu yalanı uydurdum. Çiçek ölmesin diye, her gece kalkmak ve onu sulamak zorundaydı. O uyandığı zaman, ben de uyanırdım. Ama o bundan habersizdi. O çiçeği suladıktan sonra, ben çiçeğin suyunu boşaltır ve toprağını da peçete ile kuruturdum. Sonra da gelir eşime sarılır ve onunla birlikte uyurdum. Böylece hem çiçek, çok sulanmadığı için ölmezdi, hem de eşim gece egzersiz yapmış olurdu” Hâkim bu sözleri dinledikten sonra, davayı düşürmüş ve çiftleri boşamaktan vazgeçmiştir.
Reklam
Mine Çiçeği
Hâkim elli yıllık evliliklerinden sonra, neredeyse yetmiş yaşına gelmiş olan çiftin boşanma taleplerini dinliyormuş. Onları dinledikten sonra sormuş: “Elli yıl sonra neden boşanmaya karar verdiniz. Bir ömrü beraber geçirmişsiniz. Neden ayrılmak istiyorsunuz?” Yaşlı kadın cevap vermiş: “Hâkim bey, bir ay kadar önce böyle bir düşüncem yoktu. Bir gün eşim bana, bir mine çiçeği getirdi. Bu çiçek, suyu çok severmiş ve belli sürelerde sulanmadığında solup ölürmüş. Ben kemik erimesi olan bir hastayım. Geceleri uyanıp, çiçekleri sularken bir şey fark ettim. Hasta olan benim ve her gece ben kalkıp çiçeği suluyorum. Eşim bir kez olsun çiçeği sulamak için uykusundan fedakârlık etmiyor” Hâkim kadını dinledikten sonra ona hak vermiş ve ardından da kocasını dinlemiş. “Senin söylemek istediğin bir şeyin var mı?” Yaşlı adam cevap vermiş: “Eşimin anlattığı her şey doğrudur hâkim bey. Ancak eklemek istediğim bir şey var. Mine çiçeği çok sulandığı zaman ölür. Eşimin kemik hastalığı var ve iyileşmesi için düzenli olarak egzersiz yapması gerekiyor. Fakat eşim bunu ihmal ettiği için, ben de bu yalanı uydurdum. Çiçek ölmesin diye, her gece kalkmak ve onu sulamak zorundaydı. O uyandığı zaman, ben de uyanırdım. Ama o bundan habersizdi. O çiçeği suladıktan sonra, ben çiçeğin suyunu boşaltır ve toprağını da peçete ile kuruturdum. Sonra da gelir eşime sarılır ve onunla birlikte uyurdum. Böylece hem çiçek, çok sulanmadığı için ölmezdi, hem de eşim gece egzersiz yapmış olurdu” Hâkim bu sözleri dinledikten sonra, davayı düşürmüş ve çiftleri boşamaktan vazgeçmiştir.
Hakim yaşlı çifte sormuş: " Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?" Yaşlı kadın cevaplamış: " Hakim Bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi' ben de çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben Kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği hlde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim. " Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş: "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı her şeyi doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum.'Çiçeği ölmesin' diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim." Hakim çifte boşamamış...
-Hakim yaşlı çifte sormuş: "Bunca yıldan sonra neden ayrılmak istiyorsunuz?" -Yaşlı kadın cevaplamış: "Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle birşey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, bende çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği hâlde, bir gün fark ki ettim kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşayamam gerektiğine karar verdim." -Hakim kadına hak vermiş: Ama adettendir diye birde adama sormuş; "Senin söyleyecek bir şeyin var mı?" -Yaşlı adam cevaplamış: "Eşimin anlattığı herşey doğru, tek birşey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum."çiçeği ölmesin" diye her gece kalmak zorunda kaldı, o her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltıp, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim."
—— Hakim yaşlı çifte sormuş: “Bunca yıldan so ra niçin ayrılmak istiyorsunuz?” Yaşlı kadın cevaplamış: “Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, bende çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine bende bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.” Hakim kadına hak vermiş; ama adettendir diye bir de adama sormuş: “Senin söyleyecek bir şeyin var mı?” Yaşlı adam cevaplamış: “Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için bende bu yalanı buldum. ‘Çiçeği ölmesin’ diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana bu güzel hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim.” Hakim çifti boşamamış.
Biraz durun ve okuyun!
Hakim yaşlı çifte sormuş: “Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?”Yaşlı kadın cevaplamış: “Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böle bir şey yoktu.Eşim bana mine çiçeği getirdi ,ben de çiçekleri çok severim çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi.Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım.Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde ,bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı.Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.” Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş: “Senin söyleyecek bir şeyin var mı?” Yaşlı adam cevaplamış: “Eşimin anlattığı her şey doğru ,tek bir şey dışında.Mine çiçeği çok sulandığında ölür.Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum .Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı.O her uyanığında ben de uyanık olurdum,işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır,peçetelerle tprağını kuruturdum.Sonra da yatağa gelip ,bana hayatı bahşeden,canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya severdim...” Hakim çifti boşamamış.
Sayfa 118Kitabı okudu
172 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.