Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Emine Bulut ile Rabia Naz ile, çocuk istismarcılarının affına karşı TBMM'ye el koyarak; Ayşegül Terzi ile laikliği sahiplenerek, "Kıyafetime karışma" diyerek; Ceren Özdemir ile ve sonra hepsinin toplamında tüm dünya ile aynı anda Las Tesis ile defalarca ayaklandı kadınlar, artık asla durmayacaklar.
Her evin kapısında CEREN ÖZDEMİR, reddedilen her korunma başvurusunda AYŞE PAŞALI, her şarkıda DEĞER DENİZ, her kuaförde MUHTEREM EVCİL, her sınavda CEREN DAMAR, her kedi sevgisinde MERVE KOTAN, her plazada ŞULE ÇET vardır. Her şehirde ÖZGECAN adı verilmiş bir yer, dünyanın ummadığınız bir yerinde "Ölmek istemiyorum" sözleriyle EMİNE BULUT ve en olmadık yerlerde karşınıza çıkan, adlarını tek tek sayamayacağınız kadar çok ÖLDÜRÜLEN KADIN vardır.
Reklam
ORHAN VELİ'NİN BESTELENMİŞ ŞİİRLERİ
1 - Anlatamıyorum - 21. Peron 2 - Anlatamıyorum - Alpay 3 - Anlatamıyorum - Hümeyra 4 - Anlatamıyorum - Kerem Güney 5 - Anlatamıyorum - Mine Koşan 6 - Anlatamıyorum - Orhan Hançerlioğlu (şiir) 7 - Ayrılış - Ezginin Günlüğü 8 - Bedava Yaşıyoruz - Cem Karaca 9 - Bedava Yaşıyoruz - Özdemir Erdoğan 10 - Bir Garip Orhan Veli - Ahmet
Pencerede oturmuş düşünüyordum, şimdi bir gemi gelip bütün bu kadınları içine alsa ve uzaklaşsa, bu kadınlar kaptana ve tayfalara nereye gittiklerini sormazlardı. Sanki yaşamış oldukları ve daha yaşayacakları hayatı çoktan dörde katlamışlardı ve bu hayatın üstünde oturuyorlardı. Ya da hayatlarını kocaman bir karpuz gibi ellerinde taşıyorlar ve öbür insanların bunu görüp bu karpuzları taşımanın kendileri için ne kadar zor olduğunu anlamalarını istiyorlardı.
Şarkı Oğuz için bitti. Fakat ikimiz de dans etmeyi bıraktık. Aşkın matematiği farklıdır Lavinia, 2'den 1 çıkınca 0 kalır. -- Özdemir ASAF
Einstein'nin ifadesi ile "İlimle uğraşmak insanı dine götürür. Çünkü evrenin yapısını bilimsel ve akılcı bir şekilde anlamak, insana en derin iman duygusu verir."
Sayfa 381Kitabı okudu
Reklam
Şairler bu yalan dünyanın ateşiyle öbür insanlardan daha çok yananlardır.
Sayfa 74
İstanbul’daki insanlar, duvarlara seve seve asılan basılmış fotoğraflardı, Anadolu’daki insanlar ise, tozun toprağın içinde bırakılıp unutulan negatifler…
Her evin kapısında CEREN ÖZDEMİR, reddedilen her korunma başvurusunda AYŞE PAŞALI, her şarkıda DEĞER DENİZ, her kuaförde MUHTEREM EVCİL, her sınavda CEREN DAMAR, her kedi sevgisinde MERVE KOTAN, her plazada ŞULE ÇET vardır. Her şehirde ÖZGECAN adı verilmiş bir yer, dünyanın ummadığınız bir yerinde "Ölmek istemiyorum" sözleriyle EMİNE BULUT ve en olmadık yerlerde karşınıza çıkan, adlarını tek tek sayamayacağınız kadar ÖLDÜRÜLEN KADIN vardır.
Singapur'dan kuralcı bir ülke diye söz etmişken,orada Singapur için söylenen bir sözü zikretmek yerinde olacaktır. '' Singapur is a fine City '' bu cümle iki manaya gelir. Birinci manası Singapur güzel bir şehirdir.İkincisi ise Singapur bir yasaklar şehridir.Herhangi bir yiyecek ve içecekle metroya binemiyorsunuz.
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
1930/32 yılları arası avusturya ankara büyükeçisi norbert von bischoff:
“Yeni Türk devleti ateşli laiktir. Türk milletini yeni fîkir hayatını sevk etmek ve yaratmak işinde, nasyonalizmi kesin olarak üstün kuvvet tanımakta ve bunu kabul ettiği müddetçe din’e dokunmamaktadır. Camilerin kapıları açıktır. Ve birçok yüksek devlet memurları, herkesin gözü önünde namaz ve niyazlarına devam eylemektedirler. Hıristiyan cemaatlere gelince, bunlar, milli kanunlara tabidirler. İsviçre Medeni Kanunu kabul edileli beri, ancak ruhların selameti işi ile meşguldürler. Misyoner mekteplerine gelince, şarkta öteden beri mühim bir tahsil ve terbiye kaynağı teşkil eden fakat zaman zaman yabancı politikalar emrinde alet vazifesi görmüş olan bu müesseseler milli mektep karşısında, faaliyet sahalarını daraltmaya mecbur kalıyorlar. Ve devletin milliyetçi maarif kontrolü, bunların varlığını günden güne sarsmaktadır.”
Sayfa 121Kitabı okudu
"Birisi ölürse, sanki senin göğsüne bir taş oturur da bir da­ha kalkmaz. Sevdiğin bir insan, ruhunu Allah'ın ellerine tes­lim edip ölürse, senin içinde kırk mum yanar. Ölüyü göm­dükten sonra, içinde her gün bir mum söner. Otuz dokuz mum söner, kırkıncı mum, sen ölene kadar içinde yanmaya devam eder. Ah, bu yalan dünyada ölümden yakın köy yok."
Sayfa 65 - Turkuaz KitapKitabı okudu
"Nine­me, insanların niye bir öyle, bir böyle olduklarını sordum. "Boğaz, kırk boğumludur. İnsan bir şey söylemek isteğinde, kırk kez yutkunup öyle konuşmalı, bazı insanlar yutkunma­dan konuşur, sonra ortada bir topak bok kalır," dedi."
Sayfa 50 - Turkuaz KitapKitabı okudu
662 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.