Tolstoy,hayatın anlamsızlığı düşüncesini yıllarca süren sorgulamalarıyla,yaşadığı o iniş çıkışlarda gördüğü yerin karanlık dibiyle göğün güzelliğini kaleme almış bu kitabında.Dürüst diliyle bak demiş yaşamımın şurdan itibaren ilk on yılı bunları düşündüm,bunları yaptım,böyle bakıyordum o zamanlar demiş.Sonraki on yıl ise düşüncelerim şunlara evrildi diyip yine güzel sorgulamalarını aktarmış.Bunlar ve şunlar dediğimse hayatın anlamının ne olduğu,ne için yaşandığı ve amaç ne gibi sorular.Bu soruları önce bilimle idrak etmeye çalışmış sonra yönü dine kaymış ama dediğim gibi hep inişli çıkışlı olmuş bu süreç onun için.Yani evet buldum dediği anda sanki yeni bir kara delik ruhunda zuhur etmiş ve o kara deliği dinin ışığı aydınlatabilecek mi diye yeniden sorgulamaya başlamış.Aslında sorguladığı bu durumda dinin kendisi oluyor.Okuduğuma çok memnun olduğum bir kitap daha önce bu konuda düşünmediğim şeyleri düşündürdü.Tolstoy’un her şeyi açık yürekliliğiyle anlattığını hissetmem de ayrı güzeldi zaten itiraflar böyle yapılmaz mı? Tanrıyı,dini,yaşamı sorgulayan herkese okumasını tavsiye edebilirim.
Sahi var olmamak da mümkünken neden var olmuştuk?