Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
96 syf.
·
Puan vermedi
Kalbi ve ruhu bozuk, aklı karmakarışık bir adamın hezeyanlarının rüya-hayal-anı üçgeninde anlatıldığı, aynı zamanda buram buram ırkçılık da kokan post-modern bir roman. Okurken bana hep yazarından izler taşıdığını hissettirmiş, bu sebeple yazarla aramı açmıştır.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,4bin okunma
Dil ve Üslup Bozkurtlar Diriliyor'un dil ve üslubu Bozkurtların Ölümü'nden farklı değildir. Aynı açıklık ve akıcılık bu romanda da dile hâkimdir. Roman, olay ve hareket ağırlıklı olduğu için tahkiye ve diyalog üslubu öne çıkar; tasvirler son derece azdır. Bozkırın ve kahramanların tasvirleri de genellikle birbirine benzer. Son derece
Reklam
Dil ve Üslup Bozkurtlar Diriliyor'un dil ve üslubu Bozkurtların Ölümü'nden farklı değildir. Aynı açıklık ve akıcılık bu romanda da dile hâkimdir. Roman, olay ve hareket ağırlıklı olduğu için tahkiye ve diyalog üslubu öne çıkar; tasvirler son derece azdır. Bozkırın ve kahramanların tasvirleri de genellikle birbirine benzer. Son derece
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Farklı bir roman kurgusu karşısındayız. Baştan ve sondan iki hikâye ile kuşatılan olaylar dizisi. Biri, tarihin ve hatta efsanenin derinliklerinden gelen bir hikâye, bir masal. Diğeri günümüzde geçmiş gibi görünen, fakat geleceği işaret eden, olaylar dizisinden kopuk bir hikâye. Ancak iki hikâye, âdeta toprağın altından kökleri birleşen iki ağaç
Cabrera Infante’nin
Kapanda Üç Kaplan’ı sözgelimi, kırk kapısının kırk anahtarını da vermiştir okura, ama hangi anahtarla hangi kapının açılacağını bilmek için önce hangi yolu seçeceğini bilen kaç okur vardır, doğrusu yanıtlanması zor. Üstelik düpedüz politik bir roman olarak da okunabilir Kapanda Üç Kaplan; Küba devriminin hemen öncesindeki Havana’yı anlatan bir roman niçin bu denli güç sökülür ve çevrilmesi de bunca zor görülür? Enis Batur, “Joyce’un Ulysses’inden sonra, hiçbir romancı bu denli özel bir dil ve bu denli yetkin bir labirent kuramaz, sanılmıştı,” diye anlatıyor Kapanda Üç Kaplan’ı. Infante’nin bir tür modern satir de sayılabilecek romanı, birbirinden farklı pek çok bölümde, bazen düzenli, bazen düzensiz iç konuşmalarla ya da kendi kendiyle konuşma biçiminde yazılmış; epeyce söz oyunu, sokak dili de taşıdığı için, çevirisi hep zor olmuş. Şiir biçiminde metinler de var, gazete kupürü ya da oyun biçiminde de; bunlar da kesmezse, kapkara sayfalara, boş sayfalara anlam vermeniz gerekecek.
Reklam
"...kimse uğraşlarının aile sevgisiyle gelen dinginliği bozmasına izin vermeseydi, Yunanistan boyunduruk altına girmez, Caesar ülkesini kurtarır, Amerika aşama aşama keşfedilir, Meksika ve Peru imparatorlukları yok edilmezdi."
·
Puan vermedi
Bir kez daha popüler kitaplardan uzak durmam gerektiğini anladım. Çok basılmış, çok okunmuş, çok sevilmiş bir kitap olduğu kuşkusuz. Özellikle gençlere önereceğim; Simyacı tarzında, size yaşama hırsı veren, ters giden şeylerin tamamen hayatın sonu olmadığını kanıtlayan bir roman. Çok sürükleyici bir kurguya sahip, iki günde bile okunabilir. Hiç sıkmadan akıp giden bir öyküsü var, 4 gün içinde okudum. Ama edebi bir yönü var mı derseniz, kesinlikle yok. Hoş "Olmak zorunda mı?"derseniz, değil tabii ki. Pesimist bir kişiliğe sahipseniz mutlaka okuyun derim. Başka hayatlar, paralel yaşamlar, kuantum fiziği ile iç içe verilmeye çalışılmış. Başka bir yaşamda da var olma kısmı bana hiç inandırıcı gelmediği için, fantastik bir roman türünde diyebilirim kitap için. Bilimsel kanıtlar olmadan sprituel bir dünyaya inanamıyorum, bir ara inanmayı denedim ama olmadi:)) Bu biraz da insanların tanrı inancından uzaklaştıkça sarıldığı bir başka inanç sanki. Tasavvufi boyutta olanları da var tabii ki. Bu kadar kötülüğün kol gezdiği bir dünyaya dayanma gücünü bir yerlerden almak zorunda sonuçta insanoğlu. Merkezine sadece aşkı koymadan değişik hayatlarda, pişmanlıkları silerek ilerleyen bir modern masal diye niteleyebilirim bu kitabı.
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155,6bin okunma
252 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Gelenek ve modernite çelişkisi
Ankara romanı, sadece Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını anlatan bir romandan öte, gelenek ve modernleşme arasındaki çelişkileri ve bu çelişkilerin toplumda yarattığı etkileri inceleyen bir eser. Romanda bu çelişkiyi en iyi yansıtan karakterlerden biri Selma Hanım'dı. Selma Hanım, geleneksel aile yapısına ve ahlak kurallarına bağlı bir kadındı. Fakat Ankara'ya taşındıktan sonra modernleşmenin getirdiği değişimlerle yüzleşmek zorunda kaldı. Bu değişimler Selma Hanım'ı derinden etkiledi ve geleneksel değerler ile modern yaşam tarzı arasında bocalamasına neden oldu. Romanda gelenek ve modernleşme arasındaki çelişki sadece Selma Hanım üzerinden ele alınmamış. Yazar, farklı karakterler ve olaylar aracılığıyla da bu çelişkinin farklı boyutlarını gözler önüne sermiş. Örneğin, romanda yer alan eski ve yeni nesil arasındaki çatışmalar, modernleşmenin aile ve topluluk yaşamı üzerindeki etkileri, geleneksel değerlerin kaybolmasına duyulan endişeler gibi temalar da bu çelişkilerin farklı yansımaları olarak karşımıza çıkıyor. Ankara romanı, gelenek ve modernleşme arasındaki çelişkiye dair net bir tavır almamış. Yazar, okuru bu çelişkinin farklı yönlerini düşünmeye ve kendi yorumunu yapmaya teşvik etmiş. Bu açıdan roman, sadece o dönemin tarihi ve sosyal koşullarını anlamak için değil, günümüzde de geçerliliğini koruyan bir tartışmaya katkıda bulunmak için de önemli bir eser.
Ankara
AnkaraYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20183,537 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Izdırabın verdiği intibah zamanlarında,kendi kendini aldatmak,başkalarını kandırmak kadar basit değildir ve insan kendi içindeki adaletten ürkmeye başlar." Peyami Safa'nın 1931 yılında yayımlanan "Fatih-Harbiye" romanı,Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.Roman, İstanbul'un farklı semtlerindeki yaşam tarzlarını ve Doğu-Batı kimlik karmaşasını mercek altına alır. Osmanlı'nın Batılılaşma sürecinden Cumhuriyet dönemine uzanan zaman diliminde geçen eser,toplumun zihnindeki kimlik bunalımını derinlemesine inceler. Roman, Beyoğlu gibi Batılılaşmanın merkezi olarak kabul edilen semtlerde modern yaşam tarzını sürdüren karakterlerle,geleneksel Fatih semtinde yaşayan karakterler arasındaki çatışmayı ele alır. Neriman gibi ana karakterler,bu iki kültür arasında sıkışıp kalmıştır, kimliklerini belirlemekte güçlük çekerler. Peyami Safa,eserinde Doğu ve Batı arasındaki çatışmayı derinlemesine irdeleyerek,Batı'nın modernizasyonuyla birlikte gelen kimlik kaybını ve karmaşasını gözler önüne serer.Roman, Fatih-Harbiye tramvayını simgeleyerek,Neriman'ın içsel çatışmasını ve geçişini sembolize eder.Bu tramvay,onun için Doğu ile Batı arasındaki geçişin bir metaforu olarak işlev görür. Peyami Safa'nın eseri,Türk edebiyatında Batılılaşma ve kimlik sorununu ele alan önemli bir yapıttır.Safa,karakterler aracılığıyla Doğu'ya duyulan bağlılığı ve Batı'nın çekiciliğini ustalıkla aktarır. "Fatih-Harbiye", Türk toplumunun geçirdiği dönüşümü, kültürel karmaşıklığı ve kimlik arayışını derinlemesine işleyen etkileyici bir eserdir.
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202347,8bin okunma
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.