Altı Bekçi Atlıkarıncada
Monolog Yaşayamadığım çocukluğumun özlemi hâlâ içimde kıpırdaşır. Çocukluğumu hiç yaşayamadım. Hiç bir oyuncağım olmadı, ne oyuncak tirenlerim, otomobillerim, ne leğendeki suda işleyen oyuncak vapurlar... Mile oynayamadım, bitek zıpzıpım olmadı.. Hiç uçurtma uçurtmadım. Hiç çember çevirmedim. Hiç salonum olmadı. Annemle bir zengin evine bayram ziyaretine gitmiştik. Zengin çocuğunun bi dolu, bi dolu, biçok, biçok oyuncakları vardı. Raylar üstünde giden tirenine tirenine tirenine tireni tiren tir... dokunmak istedim. Elimi uzattım, Annem fısıldayarak payladı: -şışşt, bozarsın! Çektim elimi...
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
Serhat Akdeniz yazdı... EFELYA ROMAN İNCELEME Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi". Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
fenomenoloji
Bilincin, yalnız başına, kendi kendisiyle sürdürdüğü sonsuz monolog.
«Aptalca konuşmaların uğultusuyla yarı uykulu ve insan buğusunu soluyarak, monolog halindeki diyaloglarla, öfkelerini kusmak için kafeye geliyorlardı.»
Sayfa 165
Monolog yetmiyor tabii diyalog lazım.
Hayırlı sahurlar
Oruç günleri ilerledikçe ve yaş ilerledikçe ve oruçlu oruçta ilerledikçe,dünya, nurani bir çehre kazanır.Dünya olmaktan çıkarak, içimizin, bir aynadaki aksi, bir yankısı olur. İnsan dünyaya değil, dünya insana katılmaktadır sanki artık.İnsanla dünya arasındaki kahırlı diyalog, yavaş yavaş, tatlı ve munis, ruhun ısındığı bir monolog halini alır.
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Kendi sesini duymak için konuşan Dantès, kendi kendine konuşmayı da denemişti ama bu monolog onu korkutuyordu..
Sayfa 153 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. CiltKitabı okudu
Ama, Dünya bizimle konuşmaz, belki daha doğrusu şu, Dünya bize göre konuşmaz o kendi şarkısını söyler. Biz ise bu şarkıların melodisini duyduğumuz ölçüde, onunla çok dar kapsamlı, çok kısa ve sonunda hep monolog haline gelen sözcüklerle konuşmaya çaba gösteririz. bu konuşma gayretinde mantığın ama dediğim gibi sürekli değişen mantığın ve elbetteki sanatın elzem desteğini alırız.
Kendimle güzel bir monolog
“….haksızsın, üstelik haksız olduğunun farkına varmaktan acizsin, saygısızsın, kabasın, terbiyesizsin, çürümüşsün, hayatında güzel olan ne varsa kendinle birlikte çürütüyorsun ... "
Dua, yaşanan bir deneyim olmalı, kalpten kalbe bir diyalog olmalı. Ve bir süre sonra, eğer gerçekten kalpten konuşuyorsan, sadece konuştuğunu hissetmezsin, karşılığı da oradadır. O zaman dua kendini bulur; olgunlaşır. Karşılığı hissettiğin zaman, yalnız sen konuşmazsın; eğer bir monolog ise hâlâ dua değildir. Eğer diyalog olursa sadece konuşmaz, aynı zamanda dinlersin. Ve sana derim ki, tüm varoluş karşılık vermeye hazır. Kalbin bir kez açıldığında, bütün sana karşılık verir.
Oruç günleri ilerledikçe, alıştığımız günlük dünyayı devirerek yerine geçen yeni dünya tasarımı, daha derinleşecek, daha derin bir anlam yüklenecektir. Adeta içimizden çıkan bazı göze görünmez iplikçikler, eşyanın tabiatında birtakım öz değişiklikleri yapmaya başlayacaktır. Sanki iplikçikler, eşyanın dokusuna katılır ve onu yeniden örer. Oruç günleri ilerledikçe ve yaş ilerledikçe ve oruçlu oruçta ilerledikçe, dünya, nuranî bir çehre kazanır. Dünya olmaktan çıkarak, içimizin, bir aynadaki aksi, bir yankısı olur. İnsan dünyaya değil, dünya insana katılmaktadır sanki artık. İn-sanla dünya arasındaki kahırlı diyalog, yavaş yavaş, tatlı ve munis, ruhun ısındığı bir monolog halini alır.
Korteks egemenliğindeki kişi, aslında, esneklikten yoksun tarzıyla kolay fark edilebilir. Ama eğer bizim korteksimiz de aynı frekanslardaysa, anında oluşuveren bir özdeşleşme sonucu, korteksler arası bir iletişime kolayca geçilir. Sağduyuyu ve mantığı simgelediğine inanılan düşünce düzeyindeki böyle bir ilişki başlangıçta iki tarafa da hoş gelir, ama zamanla korteksler arasında başlayan sidik yarışı, kısır döngüye takılıp kalan tartışmalara da yol açabilir; gerççk duygular magma katmanı gibi derinlerde sıkışıp kaldığı için.' Birinin söylediğini diğeri dinlemeden, birbirine ulaşmadıkça bazen seslerin yükselmesiyle sürdürülen bu ikili monolog sırasında alınganlıklar yaşanması oldukça olağandır. Kortekslerden biri diğerinin kendisini adam yerine koymadığı sanısına kapılırsa işler daha da karışabilir. Çünkü limbik sistemden kopuk korteks egemenliği mutlakiyet ilkesine göre çalışır ve diğer varlıkların neredeyse kendi duplikasyonu olmasını bekler.
Resim