Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır. Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!...
Atatürk Devrimleri üzerine çok yazıldı, çok söylendi. Ama o günleri tam anlamıyla yaşayan galiba pek kalmadı. 70'li, 80'li yıllardan sonra doğanlar, ülkemizde oldum olası hep apartmanlar, otomobiller, buzdolapları çamaşır, bulaşık makineleri vardı, diye düşünüyorlar. Sumerliler gibi. Onların inançlarına göre Tanrılar, insanları yaratmadan önce ülkelerindeki evleri, kanalları yapıp hazırlamışlar; insanlara da buyurun oturun demişler. Atalarının uzak yerlerden göç edip kendilerine yaşanacak toprakları hazırlamak için ne zorluklarla çalışıp alın teri ile kanallar yaparak bir taraftan kurumuş toprağı suladıklarını, diğer taraftan bataklıkları kuruttuklarını; böylece bol ürün alarak ülkelerini zenginleştirdiklerini ve kafalarını kullanıp yazıyı icat ederek bir iletişim, bir bilim çağı açtıklarını hiç düşünmemişler.
Reklam
"Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti."
Halbuki Muazzez'e karşı olan hisleri büsbütün başkaydı. Onu hariçte bir mevcut, yabancı ve başka bir insan olarak düşünmüyor; kendinin bir parçası,kolu,gözü ve yüreği olarak tasavvur ediyordu. Burada beğenmek veya beğenmemek, sevmek veya sevmemek, hayran olmak veya küçük görmek bahis mevzusu olmazdı; çünkü böyle şeyleri bir kere bile kafasından geçirmiş değildi. Muazzez'e dair içinde uyanan ve şuuruna varan his, onun kendisinden koparılması ihtimaline karşı duyduğu müthiş bir acı oldu.
Sayfa 83
Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.
"Ah benım talihsiz kızım! Ah benim zavallı muazzez'im; benim yetim yavrucuğum. Bak, baban hâlâ gelmedi! Ah benim talihsiz, masum yavrucuğum!"
Reklam
''Muazzez omuzlarını silkti. Yusuf tekrar sormak ve ısrar etmek için ağzını açtı, sonra vazgeçerek arkasını döndü. Kapıyı aralayıp sokağa çıktı.''
''Yusuf'un ve muazzez'in hayattan bir tek istekleri vardi: beraber olmak... şimdilik beraberdiler.''
Sayfa 146Kitabı okudu
"Akşam üzerleri yalnız başına evde otururken, sokaktan her geçenin ayak sesiyle yerinden hoplar, kapının çalınmasını ve soluk yüzüyle babasının içeri girmesini beklerdi. İnanamıyordu. Onun bir daha kapıyı hiç çalmayacağına, tulumbada Muazzez'e su çektirip yıkanmayacağına, uzun entarisi ve beyaz saçlarıyla bu evin içinde bir daha dolaşmayacağına inanamıyordu. Bir gün yine gelmesi lazımdı. Muhakkak lazımdı."
Sayfa 163Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.