Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...olayların içine nüfuz eden yakıcı bir kavrayışa ve sezgiye, yani dehanın zapt edilemez alevine sahip olduğunu görmüştü; içinde ateş yanıyordu adamın. Capcanlı bir dille konuşuyordu. İncecik dudakları, döküm makinesi gibi çalışarak kalıptan çıkmışçasına iyi kesilip biçilmiş laflar döküyor; kimi zaman şefkatle okşar gibi açılıp kapanarak kadife dokunuşlarıyla yumuşacık şekil verdikleri bölük pörçük seslerle hayatın kor gibi parlayan görkemini, büyüleyici güzelliklerini anlatan, yaşamın anlaşılmazlığını ve esrarını yankılayan zarif cümleler kuruyor; ardından borazana dönüşerek, bangır bangır evrensel mücadelenin kargaşasını ve dağdağasını bağırıyor, sonra gümüş kadar berrak bir sesle akan ve yıldızlı gök kubbe gibi ışıldayan sözlerle bilimin nihai sözünü özetleyip daha da ötesini söylüyordu: Şairin kelamını; idraki ve tarifi zor ve ancak kelimelere dökülmeksizin anlatılabilecek olduğu halde sıradan kelimelerin incelikli ve güçlükle kavranır çağrışımlarında ifadesini bulanı, aşkın hakikati. İnsanın ampirik bilgi ve görgüsünün en ileri karakolundan çok daha ötesini, anlatmaya hiçbir lisanın yetmeyeceği uzakları kimbilir hangi mucizevi vizyonla görebiliyor; bilinen kelimelere bilinmedik anlamlar ve değerler yükleyen yine kimbilir hangi altın dil kerametiyle, sıradan canlara asla iletilemeyecek mesajları Martin’in zihnine aktarabiliyordu.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
İncecik dudakları, döküm makinesi gibi çalışarak kalıptan çıkmışçasına iyi kesilip biçilmiş laflar döküyor; kimi zaman şefkatle okşar gibi açılıp kapanarak kadife dokunuşlarıyla yumuşacık şekil verdikleri bölük pörçük seslerle hayatın kor gibi parlayan görkemini, büyüleyici güzelliklerini anlatan, yaşamın anlaşılmazlığını ve esrarını yankılayan zarif cümleler kuruyor; ardından borazana dönüşerek, bangır bangır evrensel mücadelenin kargaşasını ve dağdağasını bağırıyor, sonra gümüş kadar berrak bir sesle akan ve yıldızlı gök kubbe gibi ışıldayan sözlerle bilimin nihai sözünü özetleyip daha da ötesini söylüyordu: Şairin kelamını; idraki ve tarifi zor ve ancak kelimelere dökülmeksizin anlatılabilecek olduğu halde sıradan kelimelerin incelikli ve güçlükle kavranır çağrışımlarında ifadesini bulanı, aşkın hakikati.
Sayfa 322Kitabı okudu
Reklam
Mücadelenin Tarifi Mücadele, başkasını susturmaktan ibarettir. Bu da, konuşmasını kötüleyerek onun âciz ve noksan olduğunu ifade etmek, onu kusurlu ve o konuda cahil olarak tanıtarak küçük düşürmektir. Mücadelenin alâmeti bir yandan hakkı beyan eder gibi yapıp diğer yandan karşı çıktığı kimseyi küçük düşürmektir. Bu sayede kişi muhatabının noksanlığını açığa vurar kendi nefsini üstün göstermek, gayretindedir. Bundan kurtulmanın yolu ise, sustuğu takdirde günaha girmeyecek olduğu konularda susmayı tercih etmektir.
“Olayların içine nüfuz eden yakıcı bir kavrayışa ve sezgiye, yani dehanın zapt edilemez alevine sahip olduğunu görmüştü; içinde ateş yanıyordu adamın. Capcanlı bir dille konuşuyordu. İncecik dudakları, döküm makinesi gibi çalışarak kalıptan çıkmışçasına iyi kesilip biçilmiş laflar döküyor; kimi zaman şefkatle okşar gibi açılıp kapanarak kadife dokunuşlarıyla yumuşacık şekil verdikleri bölük pörçük seslerle hayatın kor gibi parlayan görkemini, büyüleyici güzelliklerini anlatan, yaşamın anlaşılmazlığını ve esrarını yankılayan zarif cümleler kuruyor; ardından borazana dönüşerek, bangır bangır evrensel mücadelenin kargaşasını ve dağdağasını bağırıyor, sonra gümüş kadar berrak bir sesle akan ve yıldızlı gök kubbe gibi ışıldayan sözlerle bilimin nihai sözünü özetleyip daha da ötesini söylüyordu: Şairin kelamını; idraki ve tarifi zor ve ancak kelimelere dökülmeksizin anlatılabilecek olduğu halde sıradan kelimelerin incelikli ve güçlükle kavranır çağrışımlarında ifadesini bulanı, aşkın hakikati. İnsanın ampirik bilgi ve görgüsünün en ileri karakolundan çok daha ötesini, anlatmaya hiçbir lisanın yetmeyeceği uzakları kimbilir hangi mucizevi vizyonla görebiliyor; bilinen kelimelere bilinmedik anlamlar ve değerler yükleyen yine kimbilir hangi altın dil kerametiyle, sıradan canlara asla iletilemeyecek mesajları Martin'in zihnine aktarabiliyordu.”
Sayfa 322 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
düşmüşlüğün tarifi..
Etrafımdaki herkes, hüzünlü olmayı sürdürerek de mutlu olunabileceğini kabul ediyordu. …
tamlamaları ve betimlemeleriyle mest eden o paragraf
... olayların içine nüfuz eden yakıcı bir kavrayışa ve sezgiye, yani dehanın zapt edilemez alevine sahip olduğunu görmüştü; içinde ateş yanıyordu adamın. Capcanlı bir dille konuşuyordu. İncecik dudakları, döküm makinesi gibi çalışarak kalıptan çıkmışcasına iyi kesilip biçilmiş laflar dökülüyor; kimi zaman şefkatle okşar gibi açılıp kapanarak kadife dokunuşlarıyla yumuşacık şekil verdikleri bölük pörçük seslerle hayatın kor gibi parlayan görkemini, büyüleyici güzelliklerini anlatan, yaşamın anlaşılmazlığını ve esrarını yankılayan zarif cümleler kuruyor; ardından borazana dönüşerek, bangır bangır evrensel mücadelenin kargaşasını ve dağdağasını bağırıyor, sonra gümüş kadar berrak bir sesle akan ve yıldızlı gök kubbe gibi ışıldayan sözlerle bilimin nihai sözünü özetleyip daha da ötesini söylüyordu: Şairin kelamını; idraki ve tarifi zor ve ancak kelimelere dökülmeksizin anlatılabilecek olduğu halde sıradan kelimelerin incelikli ve güçlükle kavranır çağrışımlarında ifadesini bulanı, aşkın hakikati. İnsanın ampirik bilgi ve görgüsünün en ileri karakolundan çok daha ötesini, anlatmaya hiçbir lisanın yetmeyeceği uzakları kimbilir hangi mucizevi vizyonla görebiliyor; bilinen kelimelere bilinmedik anlamlar ve değerler yükleyen yine kimbilir hangi altın dil kerametiyle, sıradan canlara asla iletilemeyecek mesajları Martin'in zihnine aktarabiliyordu.
Sayfa 322 - türkiye iş bankası
Reklam
''... Konuştular. Çok şeyden bahsettiler... Brissenden'in, ... olayların içine nüfuz eden yakıcı bir kavrayışa ve sezgiye, yani dehanın zapt edilemez alevine sahip olduğunu görmüştü; içinde ateş yanıyordu adamın. Capcanlı bir dille konuşuyordu. İncecik dudakları, ... yaşamın anlaşılmazlığını ve esrarını yankılayan zarif cümleler kuruyor; ardından borazana dönüşerek, bangır bangır evrensel mücadelenin kargaşasını ve dağdağasını bağırıyor, sonra gümüş kadar berrak bir sesle akan ve yıldızlı gök kubbe gibi ışıldayan sözlerle bilimin nihai sözünü özetleyip daha da ötesini söylüyordu: Şairin kelamını; idraki ve tarifi zor ve ancak kelimelere dökülmeksizin anlatılabilecek olduğu halde sıradan kelimelerin incelikli ve güçlükle kavranır çağrışımlarında ifadesini bulanı, aşkın hakikati...''
Sayfa 322 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
...bangır bangır evrensel mücadelenin kargaşasını ve dağdağasını bağırıyor, sonra gümüş kadar berrak bir sesle akan ve yıldızlı gök kubbe gibi ışıldayan sözlerle bilimin nihai sözünü özetleyip daha da ötesini söylüyordu: Şairin kelamını; idraki ve tarifi zor ve ancak kelimelere dökülmeksizin anlatılabilecek olduğu halde sıradan kelimelerin incelikli ve güçlükle kavranır çağrışımlarında ifadesini bulanı, aşkın hakikati.
Mira ve cedel
Mira ve cedelin aleyhinde vârid olan hadîsler ve rivayetler sayılamayacak kadar çoktur. Mira'nın tarifi şudur: Mira, başkasının konuşmasındaki bir eksikliği belirtmek suretiyle o konuşmaya yapılan herhangi bir itiraz demektir. Bu belirtilen eksiklik ya lâfızda, ya mânâda veya konuşanın maksadında olur. Mirayı terke etmek, muhatabın konuşmasını
Yasin YayıneviKitabı okudu
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.