"Orada neler oluyor, bilmek istiyorum," diye yazıyordu. "Söz gelimi Arif Hikmet Bey'in kızı, gelinleri nasıl yaşıyorlar? Daha doğrusu ne kadar mutlular? İyi yürekli, soylu, sizleri gözeten hanımlar olduklarını yazmıştın bana. Öyle sanıyorum ki, orada olsaydım benimle açıkça konuşurlardı. Neler anlatırlardı acaba? Onlara sormak isterdim, hayatlarımızı farklı kılan nedir? Yani parasızlık sorun olmayınca, insanı kıskıvrak bağlayan töreler olmayınca, gülmek ayıp sayıldığından insan zamanla gülmeyi unutmazsa ve çok istediği şeyler gerçekleştiğinde bile artık istediği gibi gülmeyi beceremeyecek duruma, düşmezse... Çocuklarına da gülmeyi öğretememekten korkmazsa... Bütün bunlar olmayınca insan nasıl yaşar? Ölesiye yorulmadan geçen bir günün sonunda neler düşünür insan? Geleceği güven altındaysa... Sakın yanlış anlama. Bir derdim yok benim. Kocam, çocuklarım var çok şükür. Daha ne olsun ki?.. Ama başka türlü bir hayat vardır elbette. Gerçek hayatı anlat bana. Herkesin her şeyi bildiği dünyada hayat nasıldır? Buralarda yaşlılar hayat bir düştür, dünya yalandır, derler. Yalan olmayan bir dünya buldun mu orada? Düş olmayan, gerçek bir hayat... Anlatsana... "