Rus liberalizmi eşyanın düzenine değil, eşyanın kendisine, onun özüne saldırır; bir başka deyişle Rusya'nın düzenine değil, Rusya'nın kendisine yöneltilmiş bir saldırıdır bu. Bizim liberal işi Rusya'dan nefrete kadar vardırmıştır; yani öz anasından iğrenir, onu döver. Rusya'nın başına gelen her talihsizlik, her başarısızlık karşısında gülüp oynar, sevinçten şapkasını havaya fırlatır. Halkın alışkanlıklarından, Rus tarihinden, her şeyden nefret eder. Onu haklı çıkarabilecek bir şey varsa, o da ne yaptığını bilmiyor olması ve Rusya'dan, Rus olan her şeyden nefreti en yararlı liberalizm olarak görmesidir (bizde liberal diye alkışlanan, gerçekteyse en ahmağından, en kalın kafalısından ve en tehlikelisinden bir muhafazakar olan, ancak kendisi bunun farkında olmayan liberallere sık rastlanır!). Rusya'ya karşı bu nefreti yakın zamana dek kimi liberaller neredeyse gerçek yurt sevgisi gibi görürler ve bu sevginin nasıl olması gerektiğini herkesten iyi bilmekle övünürlerdi. Ama gitgide daha açık sözlü oldular; hatta "yurt sevgisi" sözünden utandıklarını bile gizlemez oldular; zararlı, beş para etmez bir kavram diye sözlüklerinden bütün bütüne çıkarıp attılar bu kavramı.
Nedense bizi anlatıyormuş gibi geldi bu paragraf, karmaşık durumları sade bir dille anlatan Dostoyevski'ye teşekkürler.