Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Dirilten de, öldüren de O’dur. O, bir işi arzuladığı zaman sadece ona “Ol” der; hemen oluverir. “ Mü’min Sûresi / 68.
Sayfa 370 - Merve YayınlarıKitabı okuyor
| Nûr sûresi, 31. âyet | Kadınların mahremi;
"Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!"
Reklam
5.cilt
1052.Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah’ın huzuruna çıkarlar.
Hac Sûresi / 39.Ayet 39. Kendilerine savaş açılan (mü’min)lere, zulme uğradıklarından dolayı, (artık savaş için) izin verildi. Şüphesiz ki Allah, onlara yardım etmeye elbette kâdirdir. Hac Sûresi / 40.Ayet 40. O (mü’min) kimseler, sırf: “Rabbimiz Allah’tır.” dediklerinden (putlara inanmadıklarından) dolayı, haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah, bazı insanları (azgınlığını ve şerrini) diğer bazısıyla def etmeseydi, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın adı çokça zikredilen mescidler muhakkak yıkılıp giderdi. Çünkü “Allah’ı tanıyoruz.” deseler bile O’nun hüküm ve hâkimiyetini kabul etmeyen müşrikler, bütün mâbetlere düşmanlık ederler. Allah kendi (dini)ne yardım eden (onu hayata hâkim kılmak için gayret eden)lere elbette yardım eder. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, her şeye galiptir.2 İktidar sahibi Mekkeli müşrikler, Kelime-i tevhid ile “Rabbim Allah’tan başkası değildir, artık O’nun kulluğuna girdim, gereğine göre yaşayacağım, sizin putlarınızdan ayrıldım.” diyen mü’minlere her türlü eziyet ve mahrumiyeti reva görüyorlardı. Allah da böylelerini, sünneti gereği, her zaman def etmiş, tevhid şirke galip gelmiştir.
4.cilt
849. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.”  Müslim, îmân 93. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb
“Allah, gözlerin hain bakışını da gönüllerin gizlediğini de bilir.” Mü’min Sûresi/19.Ayet
Reklam
1. Bismillahirrahmânirrahîm.
Fatiha süresi 2-4. Ayetler Hamd(1), Âlemlerin Rabbi(2), Rahmân(3), Rahîm(4), hesap, mükâfat ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah'a mahsustur. Dipnot [1] Hamd, tüm varlıkları nimetlendiren sonsuz kudret sahibi Allah’ı yüceltme ifadesidir. Hamd eden insan, Allah’ın nimetlerine konu oluşu bakımından değil, Allah’ın tüm insanları nimetlendirici bir konumda oluşu açısından O’na hamd eder. Bu itibarla, belli bir nimet bir insana ulaşsa da ulaşmasa da, o insan Allah’a hamd eder. Allah’tan başka, mutlak anlamda nimet verecek hiçbir varlık bulunmadığı için, hamde lâyık tek varlık da Allah’tır. [2] Rabb, “Varlıkları yaratan, tüm ihtiyaçlarını karşılayarak onları kademe kademe geliştirip olgunluğa ulaştıran Allah” demektir. [3] Rahmân, “Rahmeti çok”, “çok merhametli”, “sonsuz merhametli” anlamlarında, sadece Allah için kullanılan sıfat/isimdir. Tam bir Türkçe karşılığı yoktur. Mü’min olsun, kâfir olsun; iyi olsun, kötü olsun, herkes “Rahmân”ın ifade ettiği rahmetin kapsamındadır. Varlıklar da bu rahmet ve merhametin eseri olarak var olmuşlar ve varlıklarını da yine bu sayede sürdürmektedirler. [4] “Rahîm” kelimesi de, “Rahmân” gibi Allah Teâlâ’nın sıfatlarından biridir. Aynı şekilde, “rahmeti çok”, “çok merhametli”, “sonsuz merhametli” anlamlarını taşır. Ancak “Rahmân”, Allah Teâlâ’ya has bir sıfat/isim iken, “Rahîm” insanlar için de kullanılabilir. Nitekim Tevbe sûresi 128. âyette, bu sıfat Hz. Peygamber için de kullanılmıştır.
4.cilt
“Allah’ın has kulları o kimselerdir ki, yeryüzünde sükûnetle yürürler ve câhiller kendilerine laf attığı zaman, “Selâmetle” deyip geçerler.”  Furkân sûresi (25), 63 Âyet-i kerîmede, iyi bir mü’minin en belirgin özelliklerinden birinin tevâzu, sükûnet ve ağırbaşlılık olduğu belirtilmektedir. Mü’min her haliyle başkalarından fark edilen kimsedir. Onun kendine has bir duruşu, oturuşu ve yürüyüşü vardır. Sâkin, yumuşak ve alçak gönüllü tavrıyla etrafına güven ve huzur verir. Kibirli, saygısız, kaba ve haşin kimseler gibi gürültü patırtı çıkarmaz, yürüyüşleriyle başkalarını rahatsız etmez, kimseye sıkıntı vermez. Kendini bilmez kişiler söz ve davranışlarıyla onu rahatsız etmeye kalkınca, bu câhillere uymaz. "Bana ilişme, haydi yoluna git, selâmetle" diyerek onların seviyesine inmez.
3.cilt
1.“Siz bu iftira etme işinin önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki o, Allah katında çok büyük bir suçtur.”  Nûr sûresi(24), 15 ... İnsanları yapmadıkları bir günahla suçlamak, onları mânen öldürmektir. Allah Teâlâ’nın kullarına verdiği bazı dokunulmaz hakları onların elinden almaya kalkmaktır. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın koyduğu düzeni yok etmektir. Buna kimsenin hakkı yoktur. Âyet-i kerîmede asılsız dedi kodularla bir kimsenin namusunu lekelemenin Allah katında büyük bir günah olduğu belirtilmektedir. Mü’min yüzde yüz emin olmadığı konular üzerinde konuşmamalıdır. Günah işleme hususunda pek cüretkâr davranan kendini bilmezlere âlet olmamalıdır.
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
Bürûc Sûresi / 1-2-3.Ayet Burçlar sahibi göğe, o vaadolunan güne, şahitlik edene ve şahitlik edilene (görenlere ve görülenlere) andolsun ki; Bürûc Sûresi / 4-5.Ayet (İnananları dinlerinden vazgeçirmek üzere hazırladıkları hendeklerin) içini tutuşturulmuş ateşle dolduran hendek sahipleri, kahrolmuş (ve lanetlenmiş)tir. Bürûc Sûresi / 6-7.Ayet O
Reklam
Nahl Sûresi / 97. Ayet - Feyzü'l Furkan Erkek ve kadından kim mü’min olarak sâlih (sevaplı) amel işlerse elbette onu (dünyada) güzel bir hayatla yaşatırız. Ve (âhirette) onlara mükâfatlarını, yapmakta olduklarının en güzeliyle veririz.
Sayfa 277 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Tevbe (Berâe) Sûresi / 71. Ayet - Feyzü'l Furkan Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleri (dostları ve yardımcıları)dır. İyiliği (tevhidi ve sâlih ameli) emrederler, kötülükten/kötü olan şeylerden men ederler; namazı dosdoğru/gereğine uygun kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah bu kimselere rahmet edecek (bağışlayacak)tır. Şüphesiz Allah mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Sayfa 197 - Server YayınlarıKitabı okuyor
“Şüphesiz bu dünya hayatı geçici bir eğlencedir. Ama âhiret, gerçek- ten kalınacak yurttur.” (Mü’min Sûresi, 40/39)
Meryem Sûresi 66-71. Âyetler
66. İnsan, "Ben öldükten bir süre sonra sahiden yeniden hayata döndürülecek miyim?" diyor. 67. İnsan düşünmez mi ki, daha önce hiçbir şey değilken biz onu yaratmışızdır? 68. Rabbine andolsun ki onları muhakkak şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş vaziyette hazır tutacağız. 69. Sonra her gruptan, rahmâna en çok âsi olanlar hangileri ise çekip çıkaracağız. [İnkârcılardan her grup cehennemde durumuna uygun bir tabakaya atılacaktır. İnkârda öncülük ve önderlik edenlerin azabı daha ağır olacaktır. Ancak sonuç itibariyle, kimlerin daha fazla isyankâr olduğunu bilen Allah Teâlâ, herkese, isyan ve günahlarının derecesine göre hak ettiği cezayı da bilecek ve en âdilane bir şekilde uygulayacaktır.] 70. Sonra ateşi boylamayı hak edenleri elbette en iyi biz biliriz. 71. İçinizden, oraya varmayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür. [Bu âyet üç türlü yorumlanabilir: a) Bunlardan maksat sırattan geçenlerdir. Mümin olsun kâfir olsun bütün insanlar aynı zamanda cehennemin üstünde kurulmuş olan sırattan geçmek zorunda oldukları için oraya uğramış olurlar. b) Maksat kâfirlerdir ve bunlar cehenneme gireceklerdir. c) Potansiyel olarak her insan ameline göre cennete olduğu kadar cehenneme de girebilecek durumdadır.]
Sayfa 309Kitabı okudu
"Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya kalkışan ve üstelik size tecavüzü ilk defa kendileri başlatan bir kavimle savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Oysa Allah, -eğer siz gerçek mü’minler iseniz- kendisinden korkmanıza daha lâyıktır." (Tevbe Sûresi/13. Ayet) "Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Sûresi/14-15. Ayet) "Yoksa; Allah içinizden, Allah’tan, Resûlünden ve mü’minlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeksizin cihad edenleri ayırt etmeden bırakılacağınızı mı sandınız? Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Tevbe Sûresi/16. Ayet)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.