Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Münacaat
Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim..
Münacaat
Çeşme var, kurnası murdar. Yazgım, kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi..
Reklam
Münacaat
Ölmedim, Bir gençlik ölümü saklı kaldı bende..
kemål, kendileriyle Rabbine münâcaat ettiği lâ- fızlarında doğruluğun mânasını gözetmesidir. Şu sözü gibi: "Yeri ve gökleri yaratan Allah'a yüzümü yönelttim!" Eğer kişinin kalbi Allah'tan dönük, dünyanın istek ve şeh- vetleriyle meşgul bulunuyorsa, bu sözde yalancıdır. "Ancak sana ibadet ediyoruz!" Ve "Ben Allah'ın kuluyum!" sözleri gibi. (Yâni bu söz- ler de ikinci kemâlin misâlidir)... Kişi kulluğun hakikatiyle sıfatlı bulunmadığı ve Allah'tan başka bir hedefi olduğu halde, bunu söylerse, konuşması doğru olmaz. Eğer:
“Ey mutmain nefes, Dön Rabbine"
“Ey mutmain nefes, Dön Rabbine" hitabına müstahak olmak ve rızâ kapısında durup beklemek imiş. Bеn de nice seneler onlar gibi hareket edip, bir an bile zikri ve fikri tak etmeyip, sabır, gayret, tahammül ve kanaat ettim. Ancak gizli şirkten ve gaflet karanlığım- dan kurtulmak İçin çare bulamadım. (Kendi egomla savaştım; ancak hepsi tek Allah (c.c)'a yüzlerini, dönmüş, olmasına rağmen bir, birleriyle çatışan birçok benlerin v e ‘‘benliklerin çök ilahçılığı hâlâ beni terk etmemişti. Bu Allah (c.c)‘a eş olarak bir çok “benler oluşturma hastalığım, kalbimin üzerine ağır gölgeler düşürdü, hakikati sakladı ve beni gaflet içinde bıraktı...) (Doktorlara) “benîm hastalığım gizli şirk ve gaflet karanlığıdır. Lütfen şifalı bit merhem verin’ dedim.' Dediler ki "Burası Mücâhede Mahallesidir. Senin derdinin devası burada yoktur”. Bana "Mutmainde Kalesine yakın bir yerde Murâkabe Mahallesi ve Münâcaat Mahallesi denilen bir semt var. Senin derdinin devasını bilen tabip orada bulunur dediler.
Sayfa 95 - Kalp Nefs ve Ruh, Robert Frager Sayfa 95
Munacaat
Hata yapmak fırsatını Adem'e veren sendin bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
Reklam
Dâvud aleyhisselâm: Onlar ne ile senin bu lûtfuna mazhar oldular? Cenâb-ı Hak: - Güzel zan, dünya ve dünya ehlinden kaçıp benimle baş- başa kalmak, bana münâcaat etmekle... Muhakkak bu bir mertebedir. Ona ancak dünya ve dünyâ ehlini terkeden va- rabilir. Dünya zikrinden hiçbir şeyle meşgul olmayan, kal- bini benim için boşaltan, beni bütün halkıma tercih eden bunu elde eder. İşte böyle bir durumda ona şefkat eder, nef- sini boşaltır, benimle onun arasındaki perdeyi kaldırı-rım. Öyle ki, kişi, gözüyle bir şeye baktığı gibi, bana bakar. Her saatta ona kerametimi gösteririm. Onu yüzümün nuruna yaklaştırırım. Hasta düşerse şefkatli annenin evlâdına bak- ması gibi ona bakarım
Münacaat
Hem dualara cevap veren Sensin. Çünkü ben hâlimle ve dilimle daima dua edip istiyorum, niyaz edip yalvarıyorum. Arzularım yerine geliyor. İsteklerime cevap veriliyor. Demek arzu ve isteklerime cevap veren Sensin. Hem her türlü hastalığa şifâ veren Sensin. Çünkü ben hastayım. Hastalıktan her kurtuluşumda Senin şifa verici tecellini görüyorum. Demek her türlü hastalığa şifa veren Sensin.
Sayfa 721Kitabı okudu
Dipnot!
"Hakkında Hz. Peygamber'den gelen bir rivayet bulunmayan gecelerin, Allah Rasulüne isnadı ve hurafeler içermesi söz konusu olmaksızın, yerleşmiş bir gelenek şeklinde belli bir amaca matuf olarak kutlanmasında, ibadetle geçirilmesinde bir mahzur görmüyorum. Dünyada kutlanan pekçok gün vardır. Anneler, babalar, çevre günü gibi. Dolayısıyla yerleşik hale gelmiş olan ve Hz. Peygamber'in anılmasına vesile olan mevlid gibi bazı gece kutlamaları bu çerçevede değerlendirilebilir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, milletleri millet yapan değerlerin arasında adet ve gelenekler çok önemli yer tutar. Bunlarla oynamaya başladığınızda toplumun genleriyle oynamış olursunuz ve yerine muadili bir şeyi asla koyamazsınız. Bu ise toplumu boşluğa sürükler, çözülmeye götürür. Günümüzde durum tam olarak böyledir ve dinden uzaklaşmanın hızlandığı bir dönemde buna katkı vermek kabul edilemez. Bu nedenle bu tür gecelerdeki yanlışlıkları ıslah ederek şu formatta kutlamak uygun olabilir: 1. Mevzu hadislere asla yer vermemek, Rasulullah ile irtibatlandırmamak. 2. Geceyi belli amaç için bir araya gelinen bir formata dönüştürmek. Örneğin günahlara tövbe, Allah'a münacaat gecesi gibi. Bu durum bize bidat kavramını müsrifane kullanmamak gerektiğini de gösterir. Çünkü Hz. Peygamber'in yaptığını değiştirme veya ona birşeyi nispet etme durumu söz konusu olmaksızın müslümanların gelenek haline getirdikleri nafile türü ibadetler hayata bir güzellik katmaktadır."
Sayfa 111
Yunus Emre/Münacaat
Kıl gibi köprü gerersin geç deyü Gel seni sen tuzağımdan geç deyü Kıl gibi köprüden adem mi geçer Ya düşer ya dayanır yahut uçar Kulların köprü yaparlar hayr için Hayrı budur kim geçerler seyr için
Sayfa 112 - Vason YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İslam, vicdanlara hapsedildiği, cami duvarları arasına kapatıldığı, kul ile Allah arasında bir münacaat olarak kaldığı müddetçe toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesine imkan yoktur.
Münacaat
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme Yarabbi, Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu."
408 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.