“ Asıl fark şurada; eski dünya dediğimiz şey bir çam kozalağıdır, yeni sağılmış süt kokusudur, çimen yeşili ve yün kuşaktır. Bu nedir? Bu hayattır.
Masal ile, rüya ile, dua ike irtibatı olan şeydir.
Keloğlan padilahın kızını alır. Şaşılacak bir şey yoktur bunda, Sevimli bir taraf vardır. Henüz ozan delinmemiştir, borsada yükselen kağıtların ne manaya geldiği bilinemez.
Masal çocuğun kulağına hatatın hikmetini fısıldar. “
( masal ve rüya)
Denizi deniz olmaktan çıkardık. Ağaçları tıraş ettik, balıkların kökünü kuruttuk. Havayı mazotla doldurduk. Toprağı dejenere ettik. Bir yerden şöyle kazara çıkmış bir yeşil çimen ucu görsek, hep birlikte oraya hücum ederek ezdik onu, mahvettik.
CURA
Cura Halk ozanıdır. Koca
yürek... Anadolu'nun bağrından
kopar, yolu Paris'e düşer.
Bi başına. Karnı aç. Elleri cebinde
dolaşırken, bakar ki, sokak
çalgıcıları var, müzik yapıyorlar, para topluyorlar.
Çöker bi köşeye,
Mustafa Kemal’i kahraman yapan da, kendi adı etrafında çoğu kez siyasi ve ekonomik kazanımlar adına estirilen mitolojik rüzgârlar değil, bu harekete yüreğini koymuş olmasıydı.
dağ başını efkâr almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşından kana kesmiş gözlerim
ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz altmış üç yetim
yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
her geçen seni bizden parça parça götürür mustafa'm mustafa kemal’im