Eski dünya dediğimiz şey bir çam kozalağıdır, yeni sağılmış süt kokusudur, Çimen yeşilli ve yün kuşaktır. Bu nedir? Bu hayattır. Masal ile, rüya ile , dua ile irtibatı olan şeydir.
Eternity and a day(theodoros Angelopoulos)
The seven seal(ingmar bergman)
Seven samurai(akira krusowa)
Close-up(abbas Kiarostami)
Bir zamanlar anadoluda(nuri bilge ceylan)
Ulysses gaze(theodoros Angelopoulos)
There will be blood(paul thomas anderson)
Ahlat ağacı (nuri bilge ceylan)
Rashomon(akira krusowa)
The 400 blows(françois truffaut)
Bugünlerde bahar indi Çukurovanın düzüne
Donandı ağaçlar
Donandı dünya
Donandı yeşilinden alından
Sarısından
Donandı delicesine
Bir ışık fışkırır topraktan yağmur gibi
Bir güneş doldurur ortalığı
Asıl fark şurda: Eski dünya dediğimiz şey bir çam kozalağıdır, yeni sağılmış süt kokusudur, çimen yeşili ve yün kuşaktır. Bu nedir? Bu hayattır. Masal ile, rüya ile, dua ile irtibatı olan şeydir. Keloğlan padişahın kızını alır. Şaşılacak bir şey yoktur bunda, sevimli bir taraf vardır. Henüz ozon delinmemiştir, borsada yükselen kâğıtların ne mânaya geldiği bilinemez. Masal çocuğun kulağına hayatın hikmetini fısıldar.
Bu memlekette el değmemiş bir köşe kalmayacak mı? Turizm uğruna bu bakir köşeler yağmalanacak mı?
Turizm bu topraklar üzerinden bir Moğol ordusu gibi çimen-çiçek tanımadan her şeyi ezip geçecek mi ?
Denizi deniz olmaktan çıkardık. Ağaçları tıraş ettik, balıkların kökünü kuruttuk. Havayı mazotla doldurduk. Toprağı dejenere ettik. Bir yerden şöyle kazara çıkmış bir yeşil çimen ucu görsek, hep birlikte oraya hücum ederek ezdik onu, mahvettik.
Denizi deniz olmaktan çıkardık. Ağaçları tıraş ettik,balıkların kökünü kuruttuk. Havayı mazotla doldurduk. Toprağı dejenere ettik. Bir yerden şöyle kazara çıkmış bir yeşil çimen ucu görsek,hep birlikte oraya hücum ederek ezdik onu,mahvettik.
Büzülüp kaldığım odada martıya mı,güvercine mi,yoksa kendi halime mi ağlayacağımı bilemeden donup kalmıştım...