Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Üç Cephede Savaşıyoruz 16 Türk devletinin yıkılma sebebi göç ve iç savaştı. Her göçün amacı demografik yapı değişikliği ve iç savaş çıkarmak yoluyla hedefe konan devleti ortadan kaldırmaktır. Hiçbir Türk devleti başka bir devletin ve gücün kazandığı savaş ile yıkılmadı. Dünya'da ki yeni oyun Anadolu'yu Türksüzleştirme projesi ile
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kemalyeri Adının konması
Mustafa Kemal'in karargahı 165 Rakımlı Tepe'deydi. Burası daha sonra Kemalyeri adını aldı. Bu ismi Kolordu Kurmay Başkanı Yarbay Fahrettin (Altay) vermiş. Öncesindeki yazışmalarda "19. Tümen Karargahı" veya "Merkez" diye geçiyordu. 6 Mayıs'tan itibaren "Kemalyeri" olarak isimlendirilmeye başlandı. Fahrettin Altay bunu şöyle anlatır: Yanımda emir subayım Fahri olduğu halde 19. Tümen'e hareket ettim ve yolda makineli tüfek ateşine tutulduk. Anlaşılıyordu ki düşmana fazla sokulmuştuk. Canımızı zor kurtardık ve sırtın gerisine güçlükle çekilebildik. Her taraf sık fundalık, kesik dereciklerle dolu. Karışık arazide yolu bulmaya çalışırken bir ere rastladık, bize yolu gösterdi, tümen karargahını bölgece bulabildik. Mustafa Kemal ile Kurmay Başkanı Binbaşı İzzettin (Çalışlar) bir sel yarıntısında ayaklı bir dürbünle düşman hatlarını gözetliyorlardı. Beni görünce sevindiler, kucaklaşıp öpüştük, gazalarını tebrik edip, ihtiyaçlarını sordum. Artık ayrılıyorduk. "Karargahınız hep burada mı kalacaktır? Burasının ismi nedir?" Mustafa Kemal biraz düşündü: "Evet burada kalacağız. Ama sel yarıntılarının ismi mi olur?" Bunları söylerken gülümsüyordu. "Olur... Olur... Mesela Kemalyeri olur." Hoşlandı. Karargaha dönüşte kolordu komutanının muvaffakiyeti alınarak bu isim konuldu.
Sayfa 207Kitabı okudu
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ EMPERYALİSTLERE MEZAR OLUR ANCAK .. ALINTI : Çanakkale Savaşı ve Zaferi, Tüm Mazlum Milletlerin Emperyalizme Karşı İlk Zaferidir
İstanbul'daki işgal kuvvetleri tedirgindir. İşgal kumandanlığı daha ilk günden Mustafa Kemal'i yadırgamıştır. Ondan şüphelenmiştir. Daha ilk günlerden, onun geri çağırılması için Harbiye Nezareti'ni tazyike başlar. Meselâ işgal kuvvetlerinin Karadeniz Ordusu Başkumandanı General Milne'in Harbiye Nezareti'ne yazdığı şu satırları okuyalım: "Mustafa Kemal Paşa ile emrindeki subayların vilâyetlerde dolaşmaları halk efkârını incittiği gibi, askerlik yönünden de Mustafa Kemal Paşa ile emrindekilerin çalışmalarına lüzum görülmediğinden, derhal İstanbul'a çağırılmaları…" Harbiye Nezareti bu notayı evvelâ, yeni Ordu Müfettişleri tayininin, kendilerinin de muvafakatı ile olduğu, Mustafa Kemal Paşanın da bu Ordu Müfettişlerinden bulunduğu gibi, izahlarla cevaplandırmak ve geçiştirmek ister. Fakat İtilâf Kuvvetleri Karargâhı diretir. O sırada Harbiye Nâzırı bulunan Şevket Turgut Paşa, Mustafa Kemal'e şu emri vermek zorunda kalır: "9. Ordu Kitaatı Müfettişliğine, 8. VI. 335 (1919) Maiyeti âlilerindeki istimbotlardan biri ile burayı teşrifiniz rica olunur." Gerçi bu emrin ifadesinde bir yasak savma havası vardır. Kaldı ki Mustafa Kemal'in cevabı hiç de uysal değildir: "Harbiye Nezaretine, C. 8. VI.335 (1919) şifreye: 9.VI. 1919 Hareketimin kömür ve benzin yokluğundan dolayı geri bırakıldığını bugünkü telgrafımla arz ve bu maniin giderilmesini istirham eylemiştim. Ancak ne şekilde hareket edeceğimi ona göre tayin etmek üzere davet sebebinin lütfen işarını rica ederim." 9. Ordu Kıtaatı Müfettişi Mustafa Kemal Demek ki Mustafa Kemal, daha Samsun'dayken İstanbul'a arka çevirir.
Sayfa 30 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Batum'daki Pontusçu Rumlar hakkında Batum İslam Cemiyeti tarafından 1920 yılında hazırlandığı anlaşılan bir raporda, Ioannides (Yovanidis) başkanlığında bir 'Pontus Cemiyeti'nin teşkil edildiği ve bu cemiyetin amacının Doğu Karadeniz bölgesinde bir 'Pontus Hükümeti' kurmak olduğu anlatılmaktadır. Bu amaca yönelik olarak hem Yunanistan'dan gelen hem de "Türkiyeli Rumlardan" oluşan propagandacılar, Türkiye'deki Rum ahaliyi Batum'a ve oradan da Poti ve Sohum'a göç ettirerek bu bölgede çoğunluğu oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ancak, eğer bu bölgeler Bolşevikler tarafından işgal edilirse bu Rumlar Türkiye'ye göç ettirilecekti. Aynca rapora göre, bu cemiyet kendi amaçlan doğrultusunda hareket etmeyenleri ortadan kaldırmak için bile bir komite kurmuştu. Raporda hem Batum'daki hem de Türkiye'de önemli bölgelerde yaşayan Rumlar'ın, 1920 yılının başlarında aynı anda Türkiye'ye karşı bir ihtilale kalkışacağı istihbaratı alındığı da bildirilmekteydi. 6 Şubat 1920'de Mustafa Kemal Paşa, Selahaddin Bey'e gönderdiği bir mektupta, Sohum ve Kars civarında yaklaşık iki yüz bin Rum'un Bolşevikler'den kaçma bahanesiyle ve Venizelos'un talimatıyla Osmanlı İmparatorluğu'na göç etmeye hazırlandıklarını belirtmekte ve bunun önüne geçilmesini istemektedir. Mustafa Kemal Paşa, bu Rumlar'ın "güya evvelce tehcir edilmiş Rumlar olduğu" İtilaf Devletleri'ne bildirildiğini de belirterek bu muhaceret fikrinin bir Pontus Rum Hükümeti teşkiline yönelik olduğunu eklemektedir.
Sayfa 67 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
ATATÜRK'ÜN BURSA NUTKU Türk genci, inkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkılapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu; bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır... demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla... nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "polis henüz inkılap ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkûm edecektir. Yine düşünecek: "Demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!.." Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, İsmet Paşa'ya, Meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayırılmasını istemeyecek. Diyecek ki: "Ben, inan ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve etkenleri düzeltmek de benim vazifemdir!.." İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!... Mustafa Kemal Atatürk 141
Sayfa 141
buzluğa mango atmamışlar mı?
Heyetin yolculuk(Ankara'ya) için de paraya ihtiyacı vardı. Bunun tek yolu, Osmanlı Bankası'nın Sivas şubesinden kredi almaktı. Banka Müdürü Oscar Schmidt, Mazhar Müfit Kansu'yu Edirne'deki mutasarrıflığı zamanından tanımaktaydı. Bu bankadan kredi alınabilecekti ama Mustafa Kemal'in kuşkuları vardı. "Bu para zorla alındı" gibisinden yalan propogandalardan çekinmekteydi, çünkü İstanbul Hükümeti onlar için bu tür yalan ve iftiraları etrafa yay maktaydı. Ama sonunda Mustafa Kemal de çaresiz kalır ve kredi alınmasını kabul eder. Bu kez de müdür hastadır ve bankaya gelememektedir. Oysa hareket günü yaklaşmıştır. Elde mevcut tüm parayla yol için kumanya alınmasını emreder. Hüsrev Gerede bu parayla ancak 20 yumurta, bir okka peynir ve 10 ekmek alabilir. Araba için iki çift içlastik, iki çift dış lastik ile altı teneke benzin, Sivas'taki Amerikan Lisesi'nden temin edilir. Hareket edileceği gün, hareket saatinden bir saat önce, yani saat 8'de Banka Müdürü Mösyö Schmidt hasta halinde bankaya gelir. Mazhar Müfit Kansu'nun, müstafi (istifa eden) Bitlis valisinin düzenleyip imzaladığı bir senedi, Bedri Bey de tüccar diye kefil olarak imzalar ve böylece 1.000 lira kredi alınabilir. İşte, Temsil Heyeti bu parayla yola çıkar.
Sayfa 145Kitabı okudu
Gergin ilişkilerine karşın, Sanders onu bırakmak istemiyordu. Enver'e yazdığı bir mektupta, Mustafa Kemal'in başka yere tayini talebinin kabul edilmemesi yönünde tavsiye verdi. Sanders Mustafa Kemal'in son beş aylık performansını değerlendirirken, onu "çok müstesna kabiliyetli, yetkin ve cesur bir subay" olarak betimledi. Anafartalar muharebesinde Mustafa Kemal'in kumandasında bir tümene ve daha sonra bir kolorduya komuta eden Alman Albay Hans Kannengiesser de onu şöyle övüyordu: "Berrak düşünen, ne istediğini bilen, etkili, sükûti bir kişiliğe sahipti… Buna uygun olarak çok az konuşurdu ve soğukluğa varmamakla birlikte daima ketum ve münzeviydi. Bedensel olarak çok sağlam gibi görünmüyordu… Hem askerlerinin hem de kendinin tüm denetimini elinde tutmasını sağlayan, görünüşe bakılırsa, sahip olduğu azim dolu enerjiydi." Kannengiesser, Mustafa Kemal'i bağımsız olarak hareket edebilen ve "askerlerinin selametine ciddi özen" gösteren Türk subaylarından biri olarak görüyordu.
Sayfa 74 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
609 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.