Hans Kirk, Nazi İşgali döneminde, 1941-1942 yıllarını Danimarka'da hapishanede geçirir.Köle'yi de bu dönem yazar.1943 yılınds hapishaneden kaçan Kirk, Köle'nin el yazması müsveddelerini geride bırakır.Müsveddeler Almanlar tarafından yakılır.Köle yazarca tekrar yazılır ve 1948 yılında ilk kez yayımlanır.
Köle'nin, tamamen
‘Bizi vahşetin ve ıssızlığın ortasına sürüklediler; dağlardan ve lanet ovalardan geçirdiler. Sinekler gibi dökülüp öldük. Bizi yeterince açlık ve susuzluk çekersek, sonunda taşıyamayacağımız kadar altına sahip olacağımıza inandırdılar.’
Bunu dedi işi köleleri kırbaçlamak olan.
İktidar (ve çoğunlukla güç) el değiştirmek için fırsat kollar, aralık bir kapı arar sinsice girip tüm haneye nüfuz edebilmek için.
Bazen koca bir ülke, bazen çarkları işlek bir sistem, bazen de kıtalararası yolculuk yapan bir gemide yaşanır bu çekişme.
Ama nerede yaşanırsa yaşansın mutlak bir gerçekliği vardır: kazanan kadar kaybeden de olacaktır.
.
Nazilerin Danimarka işgalinden sonra tutuklanan Hans Kirk, Köle’yi cezaevinde yazar, sonra müsveddeler
yok edilir ama Kirk yeni baştan yazar eseri. Ve yaşadıklarına da bir cevap niteliğinde olur Köle. Din görevlisi, soylu, köle, Kızılderili, asker gibi toplumun çarpışan kesimlerinden karakterleri Yeni Dünya’dan İspanya’ya giden bir gemide buluşturur. Gergin bir yolculuk bizi bekler, gemideki en ağır yük altındır bir de..
Her dönemde yankı bulabilecek bir hikaye bu. Karakterlerin isimlerini ve taraflarını değiştirmeniz yeterli. Güç dengesi, adalet, iktidarın kaynağı, eşitlik gibi kavramlar sorgulanıyor çünkü.
.
Çok severek, tek oturuşta okudum Köle’yi. Keşke yazarın diğer eserleri de dilimize çevrilse dedim kitabı bitirince~
.
Sermet Yalçın çevirisi, Savaş Çekiç kapak tasarımı, Marc Linder ön sözüyle ~
Şeref’i olmayan içtiği süt bozuk olan. Kanında hainlik olan. Bayrağa el uzatan insan bile denmeyecek müsveddeler her birinizi yok ediyoruz edeceğiz. Leş olup kokacak o raddeye bile gelemeyeceksiniz ki dağ taş sizin lesinizle kokup kirlenmesin. 🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷