Olga Oblomov’un elini tuttu.
-Ne var? Dedi. Niçin böyle bakıyorsunuz?
Bakın kendinize, dedi. Gözleriniz parlıyor. Ne? Yaş da var içlerinde. Müziği ne kadar derinden duyuyorsunuz.
Oblomov hafif bir sesle:
-Hayır, müzik değil bi duyduğum, dedi. Bu duyduğum aşk.