~
❝
Eğer aşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Aşık değilsiniz çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar, öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir.
❞
~
İnsan ne yerse o kokar. Ne okursa onu konuşur. Kimi seviyorsa kalbi o kadardır. Sizsiniz kendinizle ilgili tüm cevapları kendinizi tanıyacak olana sunan. Yaşamınız verir sizi ele. Müzik arşivinizden bellidir kişiliğiniz. Aşkı sevme biçiminiz. Dinlediğin tarz müzikte saklıdır sevgiye olan şiddetiniz. En kötüye vereceğiniz cezadır adalet. Herkes sever doğduğu toprağı, oraya bomba düştüğünde belli olur kimliğiniz. Sevgi bir bütün diyalog evrene karşı. Yağmurda ıslak bir kediye puslanmıyorsa gözleriniz, aşk sözlerini sakının siz. Komşunuzla sohbetimiz kadar uzaktakine olan bağımız. Mesafe denilen tanım sadece zamanla ilintili. Yoksa yalnız bir gecede bir kahve yudumlarken de onu anabiliriz. İnsan çevresi kadar güçlüdür. Kaç el uzattıysan o dostluklarla sınanırsın karanlığında. Aile bağın kadar bağlısın hayata. Sana karşı yapılan her şeye rağmen duruşundadır tavrın. Gizlediğin iyilik kadar büyük. Anne baba sevgisine izin verdiğin kadar küçük. Tek bir dünya var "vicdanının" etrafında dönen. Tüm karakterindir onun içinde geçen...
O günlerde imkansız şeyler üzerine kitaplar okuyordum. Yüzyıllar önce tutulmuş günlükler... Ateşli aşk satırları... Çaresizlikle bekleyerek, imkansız bir aşkın acısıyla geçip giden bir ömrün anlatımları...
Zaten yaşananlar yazılmıyor ki...
"Eğer aşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Aşık değilsiniz. Çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar. Öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatın en büyük eksikliği müziktir."
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak
...hiç biri bilinen yerlere ve insanlara ait olmayan hayallerin uzaklığı ve bulanıklığı içinde onu dinlesin.
Ve mahzun. Mahzun da değil, belki birbirine düşman bir çok arzuların çarpışmasından doğan bir arzusuzluğun verdiği o istikâmet buhranı, o kararsızlık, o sıkıntı gittikçe içini karartmaya başlamıştı. Aradı. Hiçbir şey istemiyordu: Ne babasını görmek, ne piyano çalmak, ne Samim’le konuşmak, ne Paris, ne İstanbul, ne aşk, ne flört, ne tuvalet, ne sinema, ne dans... Yalnız, evet, hafif bir müzik, bir Valse de Chopin, sade piyanoda, fakat kendisi çalmasın, bir divana uzansın, gözlerini yumsun, hiç biri bilinen yerlere ve insanlara ait olmayan hayallerin uzaklığı ve bulanıklığı içinde onu dinlesin.