Avrupa ülkelerindeki istenmeyenlerin bir okyanusu aşarak yeni bir kıtada, yeni bir dünya kurmaları tarihin bir ironisi değildir. Bunu ancak onlar yapabilirdi.
Münafiklığın ikinci alâmeti birincisinin sonucu olarak doğar. Yalan söylendiği için zaten o yalan sözde tutunamaz insanlar, dolayısıyla vaatlerinden dönerler.
Bizim ne cins madenler olduğumuz konusunda bir değişiklik yapma şansımız yoktur; ama en azından o madenin ne işe yarayacağı konusunda, işe yarayıp yaramayacağı konusunda bir iradi seçimimiz olabilir.
Oysa cihad, iman etmiş bir mü’minin, Allah’a kavuşuncaya kadar gösterdiği gayretlerin ve attığı adımların bütünüdür. Savaş da cihada dâhildir, ama cihad savaştan ibaret değildir.
Kimileri baba katında müslümandırlar, kimileri dede katında. Kimilerinde müslümanlık bir folklor, kimilerinde sararmış bir vesika, hatta kimilerinde utanç ta olsa, bu kutsal mirasın taşıyıcıları yine de onlardır.