Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Beni Kör Kuyularda
Kitabı beğendim akıcı bir üslubu var insanların cahilliği ve bilincsizligini çok güzel anlatmış ve korku kültürünün insanları nasıl yönettiğini mükemmel metaforlarla izah etmiş ama sonundaki bazı kısımlar açıklamada daha güzel olabilirdi
Kurgu bir anlatı için en önemli öğelerden biridir çatışma. Bu kitapta çatışma daha kitabın ismi ile başlıyor:Anarşist Banker. Bir bankerin anarşist olabilmesi kulağa çok garip geliyor ve Diyaloglar halinde ilerleyen bu kısa bir metinde bu çelişkinin düzeltmesi yapılıyor-tabi ki anlatıcının bakış açısından.
Gençken ‘sıradan’ bir anarşist olan
İlk kitaptan daha iyiydi. Kurgu mükemmel zaten. Gizli kalan yerler de açığa çıktı. Cok çok iyiydi. Okurken zaman nasıl geçti anlamadım.
Finn'i seveceğimi biliyordum ve yanılmadım. Sebastian'a ise gerçekten üzüldüm. Bencillik söz konusuysa Finn de Sebastian da eşitti ve ikisi de hatalar yaptı. Ama Sebastian'ın bedeli gerçekten ağır oldu... Brie çok şahane bir karakter değildi açıkçası... Yine de sevmedim diyemem, kendisine karşı nötr kaldım.
Puan kirmamin iki sebebi var: ilki Arya'nın 2 kitap boyunca hep satır aralarında geçmesi. Daha çok karşılaşıp mücadele etsinler isterdim. Maalesef o yönden zayıf kaldı. İkincisi ise cok fazla yetişkin icerik vardi. "Tutku" kurgunun ve gidişatın önüne geçince sinirleniyorum ben. Bu mükemmel evrenin içinde gizemler açığa çıksın diye beklerken karmaşık ilişkiler okumak ziyanmış gibi geliyor...
İyi Hisset İyi Yaşa
Uzun zamandır Spiritüalizmle ilgileniyorum. Elbette bunu enerji ve pozitif yaşam kültürü takip ediyor. Ayrıca bunu bir meslek bir kazanım haline getirmek istediğim için birçok eğitim ve yüzlerce kitapla bunu destekledim, desteklemeye devam ediyorum. Lakin en başından bu yana, benimsediğim ve insanlara aşılamak istediğim bu enerjiyi herkesin kabul edebileceği ya da ilgisini çekip anlayabileceği bir ortama nasıl sokacağım kısmında şüphelerim ve kuşkularım vardı.
Çünkü Spiritüalizm çok derin, üzerinde yoğun çalışmalar gerektiren ve hatta hayatımızda birçok şeyden vazgeçmemiz ya da ödün vermemiz gereken bir yaşam tarzı demek yerinde olur sanırım.
Rhonda Byrne, Diana Cooper, Dr. Bruce, Louise L. Hay, Daniel Goleman, Jon Kabat gibi birçok yazarın anlatmak istediği gün sonunda tek bir şeydi. Kendini ve evreni sevmek.
Bu muazzam tılsımı, enerjiyi herkese herkesin anlayacağı bir dilde nasıl anlatabilirim bunun üzerine devamlı çalışıyordum. İşte Vex King ile bu esnada tanışmak çok iyi geldi bana.
Çekim yasasının anlatmak istediği o titreşimi kişisel gelişim ve pozitif yaşamla harmanlayıp muazzam bir akıl yoldaşlığı ortaya çıkarmış.
Hayattaki amacınıza ulaşmak istiyorsanız,
Evreni her şeye rağmen kucaklamak istiyorsanız,
Ben bu ruh halinden asla çıkamayacağım diyorsanız,
Kendinize inanmıyorsanız,
Başaramayacakmışsınız gibi geliyorsa,
İnsanları sevmek, kendinize değer vermek istiyorsanız,
Bu kitap size güzel bir arkadaşlık yapacak.
Anlatımı oldukça yalın ve sade ama anlatmak istediği ve sizi içine çektiği dünya mükemmel.
Yenik düşülen meraklara...
Kitabı okumamak için 3 sene direnip sonunda okumuş olmam gerçekten manidar.Kitap ilk yazılmaya başladığı anda kitabı biliyordum basıldığı an da.Ve bunlara rağmen okumamak için direnmiştim çünkü kitaba karşı ön yargılıydım.Bu ön yargımı yıkmama sebep olan şey kitabın uygulama üzerinde kaldırılmamış olmasıydı.Kitaba para vermek istemiyordum ve
Tek kelimeyle mükemmel bir kitaptı. Her ne kadar dili ağır olsa da beni akıcılığıyla kendine hayran bıraktı. Devrin toplumsal bir sorunu hâline gelen görücü usulü evliliğin doğurduğu vahim sonuçlar ve ailelerin gençler üzerinde oluşturduğu baskı,romanın en temel noktasıdır.Roman birbirine âşık iki gencin eski gelenek ve göreneklerin etkisine karşı nasıl aşkları için mücadele verdiğini anlatırken öte taraftan sizi hayretler içerisine sokacak olayları da ele almaktadır. Yazar her ne kadar kitabın bir "Musibetname" olmadığını söylese de benim açımdan kesinlikle öyle. Sonu hiç beklemediğim bir şekildeydi ve beni ağlattı. Herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum özellikle de biz kadınların. Herkese iyi okumalar dilerim :)
Kusursuz Kadınlar
Kütüphanemde 3 yılı aşkın süredir bulunan ve bana nasıl ulaştığı bilmediğim bir kitaptı. Bir gün rafları düzenlerken gözüme çarptı ve böyle bir kitabın varlığından bile haberim olmadığını fark ettim. Hemen elime aldım ve ilk sayfasını açar açmaz gözüme bir isim ve tarih denk geldi. Daha sonra kitabı nereden aldığımı hatırladım. Yengem evime
Merhaba canlar...
@okuyan_kadınlar_kulubü nün #renklikitaplarım etkinliği için ikinci seçimim #ithakibilimkurguklasikleri n'den yana oldu. #sınclaırlewıs kaleminden #mümkünatıyok okunanlar arasında yerini aldı.
Doremus Jessup'la tanışın. O, bireysel özgürlük felsefesine inanan, sıkı siyasi liberalcilerden olan bir gazeteci... Öğretmen
Katiller Çetesi serisine lise yıllarımda başlamıştım. Fakat seriyi tamamlayamadım okumaya ara vermiştim. 2 ay içinde bütün seriyi topladım. Benim için her zaman farklı bir yeri olacak. Soluksuz, heyecanla ve devamını merak ettiğim nadir serilerden bir tanesiydi. Sarai, Izabel, Kuğu ve Çakal, Kötülük Tohumları, Kara Kurt, Victor, Lydia ve En Karanlık Taraf...
Son kitabımız çoğunluk tarafından beğenilmemiş. Evet eksikleri kesinlikle vardı farklı olması gereken yerlerde de vardı fakat kitap heyecanından bir şey kaybetmemişti. Belki de karakterler sayesinde oldu. Karakterlerine bayılıyorum bu bir gerçek.
En Karanlık Taraf'ın benim için eksik yanları kesinlikle Fredrik ve Niklas'ın harcanması oldu. En sevdiğim iki karakter nasıl olurda bütün seri boyunca mükemmel işlenip son kitapta birini aşkından divaneye dönmüş birine çevirip yollara vurdun diğerini ise onca yaşadığı zorluğa rağmen seri katile bağladın. En en saçma gelen Vonnegut'ı Victor'un ikizi yapmak nasıl aklına geldi kimse dur demedi mi cidden. Ve Birliği ele geçirip ismini değiştirmek isteyip tekrardan Yeni Birlik yapmakta aşırı yaratıcıydı. Izabel'in dalga geçmesi çok normal geldi. Ve en sonunda İzabel ile Victor'un bir çocuğu olmasıyla final oluyor. Mükemmel gerçekten...
Kısacası kitap bazı yerler dışında beni tatmin etti. Farklı olabilir miydi kesinlikle, şu anki hali kabul görür mü? Mecburen evet. Yine de onları tekrar okumak beni mutlu etti. Herkesin seçtiği yolda mutlu olması da öyle. Hâlâ okumadıysanız kesinlikle şans vermeniz gerekli.
Genel olarak kitabı sevdim, çok mantıksız gelen kısımları olsa da (mesela uygarlığın ateşi bilmemesi gibi) güzel bir kitaptı ve keyif aldım.
- Syf: 56 - Zaman yolcusu geleceğe, sekiz yüz iki bin yedi yüz bir senesine gidiyor ve karşılaştığı insanlar akılsız gibi. Şöyle yazmış:
‘Bu insanlar akılsız mıydı? Bu fikir beni nasıl çarptı bilemezsiniz.
Uzuun zamandır bu kadar güzel, takdire şayan bir roman okumamıştım. Victor Hugo'nun Sefiller'i 1 bu kitap 2 oldu benim için. Yazarın anlatım gücünü, kelimeleri nasıl ustaca, hünerle kullandığını hepimiz biliyoruzdur. Sürgün için bulunduğu yerde, yaptığı gözlemlerle bir insan nasıl böyle en iyi denizciymiş gibi bir anlatıma sahip olabilir? Yazarın mükemmel bir zekaya sahip olduğu her cümlede kanıtlanıyor. Gilliat isimli bir denizcinin yaşam hikayesinin anlatıldığı kitap, birbirinden bağımsız küçük bölümler halinde başlıyor ancak sonradan hepsi şahane bir uyumla birleşiyor. Din, bilim, insanın görünen ve görünmeyen yüzü, ikiyüzlülük, merhamet, fedakarlık, cesaret öyle güzel işlenmiş, öyle göz önüne getirilerek en küçük ayrıntısına kadar anlatılmış ki ben okumaya doyamadım, anlatmaya da doyamayacağım. Kesinlikle kütüphanemizde bulunması gerektiğini düşünüyorum :)
Mükemmel bir gerilim kitabı. Özellikle kitabın ikinci yarısını nasıl okuduğumu bilmiyorum, o kadar sürükleyici ki.. Okurken birçok teoride bulunmuştum ama sonu beni inanılmaz şoka soktu. Kesinlikle herkese önereceğim türden bir roman.
Bu kitaba inceleme yazmayacağım çünkü kitaptan daha çok yazardan bahsedeceğim.
Kitabı okuyun, 50 sayfa hemen biter zaten. Katacağı şeyler olacaktır.
Peki,
Kimdir Fatma Aliye Hanım?
Aslında bu hanımefendi hepinizin elinden geçti desem yanlış olmaz. Evet, bildiğiniz elinizden geçti Nasıl mı?
İllaki elinize elli lira geçmiştir değil mi? 50 liranın arkasında kim vardır? Fatma Aliye vardır.
Ama 50 liradan daha önemli bir özelliği, ve kendine hayran bırakan özelliği ise
Fatma Aliye Türk Edebiyatındaki ilk kadın romancıdır. Tanzimat döneminde bir kadın olarak roman çıkartan mükemmel bir insan. 50 lira ile değeri ölçülemeyecek kadar mükemmel birisi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca şuan incelemesini okuduğunuz kitap da mektup romanı olarak ilklerdendir.
.
Okuyun bence :)
