İç dünyamdaki görünüm kırıyordu kolumu kanadımı. Bütün geçmişim geçiyordu gözümün önünden, bir ruh perişanlıgı görünümü, vahasız bir çöl. Soğuğa dayanamayan bir çöl demek daha doğru olur. Bir ufuktan ötekine, kapağın şu kenarları, hiçbir şey yok, bir çiçek bile, kimi yerde kupkuru toprak, kimi yerde toz, kimi yerde çamur. Benim suçum mu bu? Yalnız benim suçum mu? Elimden bir şey gelmemişti ki. O ne acı, ne ıstırap, ne üzüntü, ne karmaşık durum! Pekâlâ neşe de olabilirdi içinde, neşe olabilir miydi acaba? Şu kirli kurşun rengi, şu donuk aydınlık yerine parlak bir ışık da olabilirdi. Sevgi de olabilir miydi? Olabilirdi. Ne çok fırsat kaçırmıştım!
Sayfa 83 - Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı
. Fizik yapı üzerinde hemen et­kili olmaktan uzaklaşan cezalar, acı çektirme sanatında belli bir ağırbaşlılık, daha incelmiş, daha gizli kapaklı ve gözle görünür hallerinden uzaklaştırılmış bir acılar oyunu; daha derinlerdeki bir düzenlemeye yönelik olan bu durum daha fazla dikkat haketmekte değil midir? Her ne olursa olsun, bir olgu açıkça ortadadır: "Azap çektirilen, parçalanan, organları kopartılan, yüzüne veya omuzuna simgesel damga basılan, canlı veya ölü olarak teşhir edilen, seyirlik unsur haline geti­rilen beden birkaç on yıl içinde ortadan yokolmuştur. Beden, ceza ile yıldırmanın ana hedefi olmaktan çıkmıştır. .
Reklam
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Her hikayede bastırılmış duygular, acizlik, acımasızlık,aşk,ihanet, insanın insana üstünlüğü... Her hikâyede bir ölüm. Zweıg diğer eserlerine göre burada sanki daha durgun,yalın bir şekilde ele almış konularını ve sanki kafa karışıklığı yaşamış gibi ve ne yazsam der gibi kaleme almış. Ama bence her öyküsünde kendisinden, yaşadıklarından veya tüm umutsuzluklarından sonu ölümle biten hayatını ele almış. Aslında her öyküyle ölümü işlemiş bilinçli bir şekilde.Acı verici bir durum. Iyi okumalar dilerim.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202168bin okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
"... ben zaten kırk yaşıma gelmeden öleceğim." Beni çok etkileyen bir kitaptı. Sanıyorum ki bu yüzden de yorum yapmakta zorlandığım bir kitap oldu. İlk kez okuduğum bir kitabın sonu başından belliydi ve bunu bilerek okudum. Adının ne olduğunu bilemediğimiz ama kendini Sarah diye tanıtan bir kadının hayatını okuyoruz. 42 yaşında ikinci hamileliği sürecinde öğrendiği bir gerçekle hayatı tamamen değişiyor. Ama beni etkileyen durum da şu ki, Theo... Sarah'nın hayat arkadaşı. Ona desteği her şeyde yanında oluşu ona kol kanat germesi her şeyiyle mükemmel bir partner hayat arkadaşı. Ama her güzel şey bir gün biter ya kitabın sonuna doğru da bu acı gerçeği okuyacaksınız. Kendimi Sarah 'nın yerine koydum da zordu bir çok şeyin üstesinden gelmeye çalışmak ama tabi dediğim gibi kitabın sonu başından belli... " Güçlü olduğumuz için bizim başımıza geldi."
Güçlü Olduğumuz İçin Bizim Başımıza Geldi
Güçlü Olduğumuz İçin Bizim Başımıza GeldiThibault Berard · Yan Pasaj Yayınevi · 2022117 okunma
111 syf.
·
Puan vermedi
Kitap içerisinde 30 deneme yer alan yaklaşık yüz yıl önce yazılmış bir eser. Okuması kolay olmayan bir kitap. Her ne kadar sayfa altlarında verilen açıklamalarla metin anlaşılır hale getirilmeye çalışılmışsa da ilerleyen sayfalarda tekrar aynı kelime ve cümle gruplarını görmek tekrardan neydi bunun anlamı dememize sebep oluyor. Denemelerin büyük çoğunluğu aynı düzeyde en sevdiğim şu diyebileceğim bir ölçekte denemeye rastlayamadım kitaba ismini veren deneme de dahil. Ama buna rağmen satır aralarında o dönemden bu döneme ışık tutabilecek ve felsefi anlamda insanı düşündürecek ve evet çok haklısın dedirtecek cümle birikimleri de mevcut. Keşke tarih denen örgüde çok ta uzun bir süre sayılmayacak bir sürede iki üç kuşak ötedeki atalarımızla aynı dili konuşup okuyabilseydik. Bu durum çok acı. Özellikle edebi dilde bukadar farklılık bana göre dilimizin de istila altında olduğu anlamına gelir.
Gurebahane-i Laklakan
Gurebahane-i LaklakanAhmet Haşim · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20201,424 okunma
Psikolojik rahatsızlıklar için de geçerli.
Toplumun da ne böyle durumları anlatacak kelimeleri ne de hoşgürüsü vardır. Görmeyen kişiye en azından endişeli bir ilgi gösterilir. İçinde bulunduğu durumu kafamızda canlandırır ve ona göre davranırız. Ama Christina ağır bir şekilde, acı çekerek otobüse binmeye kalksa, sadece kızgın homurdanmalarla karşılaşır; 'Derdiniz ne bayan? Kör müsünüz, körkütük sarhoş mu?’ Ne cevap verebilir ki? Özduyumum yok mu, desin? Sosyal desteğin ve hoşgörünün olmaması ek bir yük getirmektedir: özürlüdür ama temelde bu özürü açık ve net değildir. Ne de olsa gözle görülür bir durum yoktur ortada ne kördür ne de felçli. Bu insanlara tuhaf biriymiş veya aptalmış gibi davranırlar. Beş duyunun haricindeki gizli duyularla ilgili bir hastalığı olan kişilerin başına gelen bunlardır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.