Başkalanı ne yaparlarsa yapsınlar, ne sõylerlerse söylesinler, ben kendi adıma iyi bir insan olmaliyım. Tıpkı zümrüt -ya da altın yahut erguvan- kendi kendine durmadan şöyle diyormuş gibi: "Başkalan ne yaparlarsa yapsanlar, ne söylerlerse söylesinler, kendi adıma ben zümrüt olarak kalacağım, rengimi koruyacağım""
Psikanalist Wilfrwd Bion, kendisine gelen danışanlarına hep şunu soruyormuş: " Tamamen iyileştiğinizde ne yapmak istersiniz?" Cevapları dinliyor, Sonra da "Tamam, hadi o zaman gidip yapın bunu." diyormuş.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Zunnun'un arkadaşlarından birisi sokaklarda ağlayarak dolaşırmış. "Kalbim nerede? Kalbim nerede? Kim kalbimi bulacak?" deyip ağlarmış. Bir gün bir sokağa girdiğinde annesi tarafından dövülüp de ağlayan bir çocuk görmüş. Annesi çocuğu dışarı atmış ve ardından da evin kapısını kapatmış. Çocuk sağa sola bakmış nereye gideceğini ne yapacağını bilememiş ve tekrar kapıya yönelmiş. Başını kapının eşiğine koyup uyumuş. Uyandığında ağlayıp şöyle demiş: Anneciğim, sen bana kapıyı kapattığında bana kapıyı kim açar. Sen beni kovduğunda kim bana yakınlık gösterir, Senin yokluğunda kim beni barındıracak? Bunun üzerine annesi ona merhamet etmiş ve kapının aralığından bakmış ki cocuğu yerde ve gözlerinden yaşlar akmakta. Neticede ona kapıyı açmış ve içeri almış. Onu öperek şöyle diyormuş: Ey gözümün nuru, ey canımın parçası, buna sen sebep oldun, bu senin suçun, şayet bana itaat etseydin benden bir kötülük görmezdin. Adam o esnada vecde gelmiş, sonra da ayağa kalkıp şöyle bağırmış: Kalbimi buldum, kalbimi buldum. Bu adam Allah'ı nasıl razı edeceğini bilmiş. Bu hususta Allah'a ısrarla yönelmek ve yakarışta bulunmaktan başka bir yol yoktur. Sürekli kapıyı çalmamız gerekir. Nitekim Abdullah b. Mes'ud (radiyallahu anh) şöyle demiştir: "Kim kapıyı çalmaya kendini adarsa kapı ona her an açılabilir."
İki kişi tartışıyormuş. Biri öbürüne diyormuş ki: Allah isterse deveyi iğnenin deliğinden geçirir; deveyi küçültür, iğnenin deliğinden geçirir. Öbürü itiraz etmiş: Hayır, demiş, bence deveyi küçültmez, iğnenin deliğini büyültür, bu işi öyle yapar. Deveyi mi küçültür, iğnenin deliğini mi büyültür noktasında anlaşamıyorlarmış. Derken, oradan geçen birinin hakemliğine müracaat etmek istemişler. Hangimiz haklıyız diye sormuşlar. O da demiş ki: Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirmeyi murad ederse, ne deveyi küçültür, ne iğnenin deliğini büyültür; o deveyi o delikten öylece geçirir.
Hayatı tutmaya çalışıyordum, hayatı kovalıyor, onu yakalamaya ya da tutmaya çalışıyordum. Bir de baktım birisi beni dürtüyor. Meğerse hayat kolumu sımsıkı kavramış bak ben burdayım diyormuş. Sonra baktığım tüm nazarlardan çektim nazarımı ona çevirdim, yürüdüğüm tüm pazarları bıraktım, ona yürüyorum. Hayat bana dedi ki ben tam olarak buyum: ne eksik ne fazla ben hayatım, olduğu gibi, olduğum gibi..✍️ Zeynep Evin Kozmozçiçeği🌚
Iy kıçı kırık Sevdayı okumak çok zor
Hele ki Demir abi.. Hiç inkâr edemeyeceğim, adam mahallenin en yakışıklılarındandı. Kızların dönüp birkaç kez baktığı bir adamdı ama Demir abinin pek yüz verdiğini görmemiştim. Aslında çapkındı. Yani ben öyle biliyordum. Birkaç kez abimler konuşurken ya da Suzan abla, yani Demir' in yengesinden duymuştum. Birileri oluyordu, sıklıkla oluyordu sanırım, ki abisi Demir'i birkaç kez uyarmıştı okul dönemindeyken. Bitir sonra ne halt edersen et, diyormuş. Oluyordu yani birileri ama günübirlik ya da kısa süreli. Uzun bir ilişkisini veya sevdiği birini asla ben duymamıştım. Hatta abim, Müjgan'ın bir arkadaşı ile de görüştürmek istemişti .
Reklam
655 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.