Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Müsabaka için tüm enerjinizi topluyorsunuz,” diyor Ken Bigley. “Minderdeyken birbirimizi fena halde hırpalamak istiyoruz ama minderden indiğimizde ikimiz de hangi yollardan geçtiğimizi biliyoruz, çünkü aynı şeyi yaşamışız. Kendinizi ne kadar rakibinizi hırpalamaya odaklarsanız odaklayın, minderde birbirinize ne denli düşman olursanız olun,karşınızdakine ne kadar sert vurursanız vurun, minderden birer vahşi olarak inmiyorsunuz. Biz vahşi bir sporu seviyoruz, o kadar.”
'Neden her cumartesi günü dudaklarına ceviz kabuğu sürüp saçını tarıyorsun? Ne sanıyorsun yani? Serenadı senin için mi yapıyoruz? Biz Krustalo'yu istiyoruz. Sense günlük kokuyorsun.' İnanır mısın patron? Kadının ne olduğunu, ilk kez o zaman anladım işte. Ninemin gözlerinden, ateş gibi iki damla yaş aktı. Dişi köpek gibi büzüldü; alt çenesi titriyordu.
Reklam
Ebeveynlerinin duygusunu ifade etmediği bir çocuktan biz ileride; nasıl olduğunu, ne hissettiğini anlamlandırmasını ve ifade etmesini istiyoruz. Hiç güvende hissetmemiş çocuktan, hayatın güvenilir bir yer olduğuna dair tavırlar sergilemesini bekliyoruz.
Zehra Dilara ÖzenKitabı okudu
Ama ne yazık ki biz özgür olmayı bilmiyoruz. Biz başkaları aleyhine olarak özgürlük istiyoruz kendimize; kimse için hiçbir fedakarlıkta bulunmak istemediğimiz gibi, böyle bir şeyi kişisel hak ve özgürlüklerimize yönelik bir saldırı sayıyoruz.
'' Şimdi sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi gerekiyor mu? '' diye sormuştu Nazım Hikmet. Biz elmanın da muhakkak bizi sevmesini bekliyoruz. Yetmiyor. Elmanın hayat boyu sadece ve sadece bizi sevmesini, varlığını bize adamasını, biz ne dersek harfiyen yapmasını istiyoruz. Biz aşkı, egomuza hizmet etmekle yükümlü bir kâhya bellemişiz adeta. Ve bu yüzden işte, aşktan nefrete bu kadar çabuk, bu kadar kolay savruluyoruz.
“Seninle ruhun hakikatini bulalım.”
Hakikatlerin hakikati insanın hakikatidir; saraylar, âbideler, ilimler ve felsefeler, dinler ve âhiretler onun içindir. Ruhların birbirine yaklaştığı yer insanın vatanı oluyor. Âdemoğlunun kalbi fethedildiği gün yeryüzü bizim vatanımız olacaktır. İnsanların dışları birbirinden ne kadar uzak, ne derecede yabancıdır! Asırlar ve iklimler -yani tarih ve coğrafya- insan kudretini bir kabukla kapladığı gibi, uzviyetler ve cemiyetler de onun cildine bin türlü damgalar vurmuştur. Bir asker, bir tüccar, bir şair, bir Hintli, bir Avrupalı ve bir köylü birbirinden gezegenler kadar uzak görünmezler mi, Fakat, insanın içinde kaynatan nihayetsiz ihtiras ocağı aynı ateşle yanmaktadır. Aynı Prometheus onların hararetini vermiştir. Mesleğin ne ehemmiyeti var? Servetin, ilmin ne ehemmiyeti var! Onlar birer savaşma silâhıdır. Biz savaşa girmiyoruz. Düşmana karşı yürümüyoruz. Biz insanları değiştirmek istemiyoruz. Şimdilik yeni bir şey katmak istemiyoruz. Onların içlerinde uyuyanı meydan çıkarmak, ruhlarını aydınlatmak istiyoruz. Herkese kendi alıştığı dille hitap edelim. Hiç kimseyi yabancı hakikatlerle karıştırmayalın. Onlara şuurlarının altında uyuyan hazineyi meydana çıkarmaları içn yardım etmekten başka bir şeh yapmayalım. Seninle ruhun hakikatini bulalım. Asıl mesele onu bulmakta, bulamayana yardım etmekte, zayıflara cesaret vermekte, inat edenden ümit kesmemekte, yoktur diyenlere, bir gün bulacaksın demekte değil midir?
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.