Didem Madak'ın yer yer acı, hüzün, ızdırap yer yer umut, özlem, sevinç damlayan o eşsiz kalemiyle bu eserle tanıştım. Kitabı okuma sürem çok kısa sürdü fakat bu kitabın kısalığı ya da kolaylığından değil, insanı alıp götüren akıcılığındandı. Elimden bırakamadım. Hâlâ zaman zaman açıp içerisinden mısralar okurum. Ruhuma iyi gelir.
Ah'lar Ağacı bir şiir kitabı. İçerisinde kalbe dokunan, ruhu okşayan ya da yaralayan cümlelerin olduğu bir şiir kitabı. Okurken çok tuhaf duygular hissetmiştim. En tuhafı Didem Madak'ı tanıyormuş gibi hissettiğim o andı. Oysa kendisini hiç tanımamıştım. Ben daha onun adını bile duymadan sekiz yıl önce göç etmişti sonsuzluk âlemine. Buna rağmen sanki onunla dertleşiyor gibiydim kitabı okurken, onu tanıyor gibiydim.
Bir şey var bu kitapta, insana kendini farklı hissettiren, insanı hüzünlendiren bir şey...
Kitabın beni benden alan diğer bir özelliğiyse özgün bir yazım tarzının oluşu. Az önce de dedim ya şiir kitabı bu kitap, bu nedenle içeriğe dair ne söylesem boş. Şunu söyleyebilirim ama: Kitapta o kadar çok duygu var ki, okurken çok fazla duygu değişimi yaşıyorsunuz.
Özellikle duygusal yapıya sahip olanlara öneriyorum bu kitabı. En çok sizde etki bırakır çünkü!
Okumayı düşünen herkese keyifli okumalar diliyorum.
"Ne bileyim Füsun.
Şimdi aramıza duvar örsen,
Yine kalkıp senin sevdiğin renge boyarım."
"Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan."
"Bazen sevinince annem gibi, rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına"
"İnsan unutandır ve insan unutulmaya mahkûm olandır."