Asker yürüyüşteyken, gemideki bir denizci gibi alayıyla çevrelenmiş, sınırlanmış ve sürükleniyor gibidir. Ne kadar uzağa giderse gitsin, hangi yabancı, bilinmedik ve tehlikeli enlem dairesine girerse girsin, bir denizcinin çevresinde her zaman ve her yerde ayni güvertenin, ayni direklerin, aynı halatların olması gibi, onun çevresinde de her zaman her yerde ayni askerler, aynı saflar, aynı Başçavuş Ivan Mitriç, aynı bölük köpeği Juçka ve aynı komutanlar vardır. Asker gemisinin hangi enlem dairesinde olduğunu bilmeyi nadiren ister; ama çatışma günü birliklerin manevi dünyasında mutlak ve ciddi bir şeylerin yaklaştığını seslendiren ve askerlerin alışık olmadıkları bir merak duymalarına neden olan, nasıl ve nereden geldiğini Tanrı'nın bildiği aynı sert nota duyulur. Askerler çatışma günlerinde kendi alaylarının meselelerinden heyecanla uzaklaşmaya çalışır, çevrelerinde olup bitenlere kulak kabartır, göz gezdirir ve merakla neler olup bittiğini öğrenmeye çalışır.