Bir kabadayılık ve mafyaya dönüşme hikâyesi, Yedikuleli Mansur.
Mehmet Berk Yaltırık kaleminden çıkan 304 sayfalık kurgusal roman, İthaki Yayınları’ndan bize ulaşıyor.
Başta bir öykü olarak yazdığı kitabı yaptığı akademik araştırmalardan sonra kurgusal romana çeviren Yaltırık, okura önce bazı hatırlatmalar ve açıklamalar yapma gereği duymuş.
Pek çoğunuz gibi ben de Uçurtma Avcısı'ndan tanıdığım yazarın kitabını bugun bitirmiş bulunmaktayım.
Spoiler vermeden yazmaya çalışacağım, çünkü merak ettiğim bir kitabı ve ya filmi bütün detaylarına girecek şekilde bana anlatanlara çiçekli sözler söylemiyorum, onlardan biri olmayayım :)
Yazarımız Afganistan kökenli ve bu kitapta Uçurtma Avcısı gibi Afganistan'da başlıyor, devamında bir çok yer geziyoruz ama yine de orayı yansıtıyor. Kitap iki kardeşin birbirine ne kadar bağlı olduğu ile başlıyor devamında bu iki kardeşle bağlantılı pek çok hayata da değiniyor.
Kitabın yazım dili, sürükleyiciliği ve duygusuna diyecek hiç bir lafım yok. Sadece benim neden diye kendimi alamadığım bir sorum var, neden bu kadar fazla diğer hayatlara yazar girmiş anlamadım bence bu kısım biraz gereksiz uzatılmıştı. Ana konu çok iyidi diğerlerinin kıyısından dönüp geçseydi keşke. Tam odaklanıp vay be diyorum hop başka bir hayata atlıyoruz. Bunu sevmedim. Ama yine de puanlama sisteminde bunu pek yansıtmadım, çünkü kitabı genel anlamda beğendim.
Tavsiye eder miyim, evet ederim. Ama benim fikrim uçurtma avcısı kadar mükemmel bir kitap değil. Aynı yazardan çıktığı için ister istemez kıyaslama yapıyorum...
Keyifli okumalar dilerim...
Çarpıcı bir romandan söz edeceğim; sevgili Onur Erbilen’in kaleminden; Arzu…
İkili ilişkilerde neler yaşanır; aşk, kıskançlık, kavga, uzlaşma, ayrılık, hasret, nefret… Yemeğe tat veren baharatlar gibi çiftlerin karakterlerine bağlı az ya da çok ilişkinin kıvamını tutturmada gerekli duygulanımlardır bunlar. Ancak gördüğümüzden ibaret değildir
Bir Ada Hikâyesi serisinin ikinci kitabı da bitmişken heybemizde kitaptan neler kalmış bir bakalım. :) Öncelikle kitabın isminden söz etmek istiyorum. Zira ilk eser Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana'da az çok ismin içeriğini tahmin etme şansımız vardı fakat Karıncanın Su İçtiği isimli eserde herhangi bir fikre kapılmamıştım. Yaşar Kemal'in neden böyle
"Sence suçlu kim Mehmet?"
"Ne suçlusu?"
"Bu soğukta neden insanlar sokakta yaşıyor?"
"Maskeli insanlar yüzünden..."
"Onlar kim?"
"Maskeli insanlar; onlar biziz Murat! Sensin, benim!
.....
Her gün yüzümüze taktığımız unvan maskeleriyle geziyoruz. Ve umursamazlığımızı, sorumluluktan kaçışlarımızı bu maskeye yüklüyoruz.
İnsanlık çok şey yaşadı. Çok badireler atlattı. Mutlu anları olduğu gibi acı anları da olmuştur. Gezerken birçoğuna tanık oluyoruz. Bir yerden bizi bağlayan bir şeyleri buluyoruz.