Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MÜKREMİN- Ben galiba kendime ev tutucem. FERİŞTAH - Hah işte bu... Şöyle geniş güzel bir ev tut... O evde kiminle kalacağın belli olmaz... Yalnız bir tek ricam var. Üst katlarda olsun... Zemin katlar içime sıkıntı veriyor benim. MÜKREMİN- Numan amca bu ev mevzuu için senden biraz nakit isteyecektim... Malum eşya meşya durumları... Artık avans
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Rachel Abbott / İşte Böyle Başlıyor Sürükleyici, akıcı ve psikolojik gerilim barındıran bir cinayet romanı #İşteBöyleBaşlıyor. Mark, ilk karısı Mia’nın ölümünü atlatamamış, ablası Clio’nun sözüyle hareket eden ve rutinleri olan bir adam. Fotoğraf galerisi sahibi ve isim yapmış bir fotoğrafçı. Ablası Clio ise anneleri onları terkedip gittiği ve babası canına kıydığı için küçüklüğünden beri Mark’a karşı aşırı korumacı ve idareci bir kadın. Birgün bu abla ve kardeşin hayatına Evie adında bir kadın, fotoğraflarının çekilmesini istediğini söyleyerek dahil oluyor. Bir süre sonra Mark’la yaşadığı ilişki sonucunda Lulu adında bir kız çocukları oluyor. Evlenmeye yanaşmayan Evie’nin sürekli yaralanmaları ve ev kazaları olmaya başlayınca, çevreleri tarafından oklar Mark’a dönüp, “acaba şiddet mi uyguluyor?” sorusuna sebep oluyor. Ta ki birgün Evie’nin Mark’ı öldürüp, “Ben yaptım. Katil benim!” demesine kadar. Tüm aksiyon ve gerilim de bundan sonra başlıyor. Evie’nin mahkeme süreci, duruşma sahneleri ve geçmişe yolculuğu derken akıcılığına rağmen “bu kurgunun gizemi nerde” diye düşünmenize fırsat kalmadan öyle bir ters köşeler geliyor ki şok oluyorsunuz. İki korkunç ölüme şahit olan bir ev, soruşturmayı sürdüren polisler ve geçmişin gizemi sizi okurken oradan oraya savuruyor. Yazar öyle bir sürpriz son yapmış ki tüm taşlar tekrardan yerine oturuyor. Kitabın sonunda kafanızda hiçbir soru işareti kalmıyor. Devam kitabı olan #CinayetOyunu ‘nu okumak için sabırsızlanıyorum. Keyifli okumalar…
İşte Böyle Başlıyor
İşte Böyle BaşlıyorRachel Abbott · The Kitap · 079 okunma
Reklam
Şarkı türkü söylüyordu ayaklarım Ayaklarım ne zaman bağımsızlığını ilan etmişti de, uzak bir bir ülke olmuştu benden ? Beynimde bir kibrit çaktılar ülkeler tutuştu..... Yürüdüğü yollardan bana geri dönen , ayaklarımla teperek söndürdüm. Dört yol ağzında durdum, dördününde ağzına tükürdüm. Dört yol ağzında, çevirme yaptım
Benim çocukluğumdaki evim camdandı. Kırar kırar tekrar yapıştırırdık ailece. Kaç kere döküldü üstümüze o ev biliyor musun? Kaç kere yaralandık odalarımıza girmeye çalışırken. Bu kadar çok yara aldığımızı belli etmedik el âleme tabii. Canımız kesildi ev içinde kaldı. Kol kırıldı yen içinde kaldı. Babam kırılan camlardan odama ayna yaptı. Bakardım. Nerde kırılıp, nerde birleştiğimi izlerdim. Parça parçaydım. Bütünümün nasıl olduğunu hiç göremedim. Yüzümü tam göremediğim için hep eksik hatırlıyorum çocukluğumu. Annem dökülen parçalardan boynuna kolye yaptı. Batardı. Elimi uzatmaya kalktığımda canım yanardı. Onun yanına yaklaşamadığım için tam anımsamıyorum anne kokusunuBölük pörçük, kesik kesik, belli belirsiz. Öyle işte.
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitapta kasabada yaşayan Eileen'ın, Londra'da yaşayan torunu Leena'yla yer değiştirmeleri üzerine yaşanan olayları okuyoruz. Leena kendisini Londra'daki kariyerine odaklayan, başarılı bir uzman danışmanıdır. Bir gün sunum esnasında panik atak krizi geçirince patronu onu iki aylık zorunlu izne çıkarır. Yoğun iş temposundan sonra
Değiş Tokuş
Değiş TokuşBeth O'Leary · Dex Kitap · 202333 okunma
Okul hayatım
İlkokulun ilk günüydü, sınıfa geç kalmıştım, kocaman gözleri olan ve gözüme korkunç gelen öğretmenin masasına yaklaştım, sadece hiç bir şey demeden gözlerime baktı. Korkmuştum, geç kaldığım için bana kızacağını düşünmüştüm ve arkamı dönüp çıktım eve kadar koştum. Ablam beni alıp tekrar okula bıraktı ve duruma bir şekilde alıştık. Soba vardı
Reklam
Walla ben okudum!
Kalbi ölmüş kişilereyse bu dünya nurlu göründü. Görünüşü büyük, geniş… Fakat hakikatte dar! Dar olmasaydı bu feryat neden? Baksana… Daha evvel doğup bu âleme gelenlerin hepsi iki büklüm oldu! Bu dünyanın genişliği, bir gözbağı… Oysaki pek dar… Gülmesi ağlamaktan ibaret, övünmesi ardan, ayıptan başka bir şey değil. Dünya, görünüşte geniş, hakikat ta dardır, uyku da bu darlıktan kurtulmaya benzer. Hamam kızıştı, ısındı mı daralırsın, için sıkılır. Oysaki hamam geniştir, uzundur. O hararetten sana dar gelir, ruhun sıkılır, usanırsın. Yahut ta mesela dar bir ayakkabı giyersin de geniş bir ovada yürürsün. Fakat o geniş ova, sana öyle daralır ki… O ova o sahra sana âdeta zindan kesilir. Uyuman, o dar ayakkabıyı çıkarmana benzer. Uykuda bir müddet ruhun, bedenden kurtulur. Azizim, uyku, Allah velilerinin malı, mülküdür... Dünyadaki Ashab-ı Keyf gibi! Ev dar. Ruh bu daracık evde eli, ayağı çarpılmış gibi iki büklüm Ben de ana rahminde iki büklüm oldum. Dokuz ay doldu, artık buradan göçmem gerek! Anamı doğum ağrısı tutmasa bu zindan da ateş içinde kalırım. Ey tabiat, rahmini aç... Kuzu büyüdü, çıksın da o yemyeşil ovada yayılsın, otlasın artık! Doğum ağrısı, gebeye bir derttir ama çocuk için zindanın yıkılması gibidir. Gebe, ne yapayım, nereye sığınayım, diye ağlar... Çocuk kurtuluş vakti geldi diye güler! Gaflet, tenden ileri gelir, ten, ruh oldu mu artık şüphesiz bir hâlde bütün sırları görür. Nerde bir gölge, gece yahut gölgelik varsa yerdendir; göklerden aydan değil! Duman, kıvılcımlar saçan ateşten meydana gelmez, daima od
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben. Büyükse de isyanım, kötülüklerim, Yüce Allah’dan umut kesmiş değilim; Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim. Allah’ım bir geçim kapısı açıver bana; Kimseye minnetsiz yaşamak
206 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.