Yaşlı ve ağır hareket eden, Tanrı tarafından insanları 'rahatsız etmek(!)' için gönderilmiş bir adamsınız. Belki de "asil bir savaş atını rahatsız eden bir at sineği." İnsanları sorularla sıkıştırarak onları doğru olana yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Doğru olanı yapmak her zaman kolay olmuyor. Sokrates için de kolay olmadı. Zira her dönemde doğruya düşmanlık eden bir kötü vardır. Melethos işte bu kötü idi. "Zaten kırılmış bir Sokrates'im" demesine aldırmadı kimse. "Zaten doğa, görevini yerine getirecekti; biraz daha sabretmiş olsaydınız" dedi, yine dinlemediler. Bunu ölümden korktuğu için söylemedi. Hiçbir zaman fikirlerini cesurca söylemekten geri durmadı, birçoğumuzun yapamadığı şeyi yani. Ayrıca hayatının her alanında o "kötü"lere lafını esirgemekten de çekinmedi, tıpkı dar ağacına giderken söylediği şu son söz gibi;
"Ve ayrılık saati nihayet geldi çattı, dostlarım, yollarımız burada ayrılıyor; siz yaşayacaksınız, bense öleceğim. Acaba bunlardan hangisi daha iyidir, bunu yalnızca Tanrı bilir."
Veya tutuklanınca karısının "Sokrates, Sokrates, ben senin haksız yere tutuklandığını biliyorum!" demesinin üzerine Sokrates'in "İyi ya, ya haklı yere tutuklansaydım?!" diye cevap vererek muhtemelen muzır bir gülüş ve ufak bir göz kırpması olayı gibi. :)
Belki de ne gülümsedi, ne de göz kırptı. Zira evlilik hayatı da ekonomik hayatı gibi sıfırın altında idi.