Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Halkın çoğunluğu Türk'tür. Şehirde Türkçe bilmeyen kişi yok denecek kadar azdır. Halkı sözü doğru ve güvenilir insanlardır. Bunun için Ali Şir Nevayî'nin mevcut kitapları Herat'ta Çağatay dili ile yazılmış ve çoğaltılmıştır. Halkının arasında güzel ve yakışıklı insan epey fazladır.
Yârden ayrı olan gönül, sultanı olmayan ülke gibidir. Sultanı olmayan ülke ise canı olmayan bir beden gibidir. Ey Müslümanlar! Cansız bedenden ne meydana gelir? O, gül ve reyhanı olmayan bir kara toprak gibidir. Gül ve reyhanı olmayan bir kara toprak, parlak ayı olmayan bir karanlık gece gibidir. Parlak ayı olmayan bir karanlık gece, abıhayat çeşmesi olmayan bir Zulmet gibidir. Abıhayat çeşmesi olmayan bir Zulmet, yanında cennet bahçesi olmayan bir cehennem gibidir. Cennet bahçesinden ümitsiz olan bir cehennemlik, sarhoşluk imkânı olmayan bir sarhoş gibidir. Ey Nevayî, o kimse için birçok belalar vardır. Onun ayrılıktan derdi var, lâkin kavuşmaktan dermanı yoktur. Nevayî
Reklam
Eski giysilerle özgür biçimde toprakta oturmak, sırmalı kaftan giyip birinin emrinde ayakta durmaktan iyidir.” Ali Şir Nevayi
Nevayı gonca tilep könlüm ağzın etti heves Eğerçi tapmadı lîkin yanılmadı könlüm Ali Şir Nevai
"insanların çoğu sözleri olmayan bu La Nevayı bilir... ..nerede dinlemiş olduklarını bilmezler... televizyonda mı dinlemişlerdir .. ..yoksa Vitry sokaklarında göçmen çocuklar söylerken mi işitmişlerdir.. ... çıkaramazlar bir türlü... Ama göçmen olmayan birçok çocuk da söylerdi La Nevayı.. Ve bu şarkının kökenini bilebilmek bir türlü mümkün olmuyordu.
Bildir bana nerde nerde Yarab  Kim attı beni bu derde Yarab  Nerde arayayım o dil rübayı  Kimden sorayım bi-nevayı 
Reklam
Köprüyü geçerken sessiz, dingin Neva’yı, güneşin kızıl ışıklar içinde batışını seyretti. Bitkindi, ama yorgunluk duymuyordu. Yüreği bir aydır içinde ezildiği bir bukağıdan kurtulmuştu sanki. Özgürlük! Özgürlük!.. Artık büyülerden, büyücülerden, cinlerden, zebanilerden kurtulmuştu!
Kalbini sâf eyleyen câm-ı safayı neylesin Aşk ile demsâz olan sâz û nevayı neylesin
Leylâ Vü Mecnûn 301-400 Sâkî meded et ki derd-mendem Gam silsilesine pây-bendem Gam def‘ine câm-ı mey devâdur Tedbîr-i gam eylemek revâdur
Orta Türkçe döneminde (10.-15. yy) batıda Oğuzca, kuzeyde Kıpçakça ve doğuda Çağatayca kullanılmıştır. Kıpçak (9.-11 yy) Harezm (11.-12. yy) Türkçesinin devamı sayılan Çağatay Türkçesi 15. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın başlarına kullanılmıştır. Çağatay Türkçesi, 1) Klâsik öncesi devir, 2) Klâsik devir, 3) Klâsik sonrası devir olarak üçe devire bölünmüştür. Çağatay döneminin önemli isimler şunlardır: Sekkâkî, Nevâyî, Lutfî, Yusuf Emirî, Yakinî, Gedâî, Hayder Harezmî, Hüseyin Baykara, Babür Şah, Ebülgazi Bahadır Han, Ömer Han v.s.
Reklam
‪Kâlû belâ'da ekdi çü tohum-i belâ-yı aşk‬ ‪Bitürdi âb-ı derd ile ben bî-nevâyı aşk‬ ‪Hamdullah Hamdi‬ ‪Aşk belasının tohumu Kâlû belâ'da ekildi‬ ‪(Sonra) aşk, dert ile sulayıp ben bîçareyi yetiştirdi.‬
196 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.