"Uzak bir haber avutur muydu bizi? Niçin böylesi mutluyum seninle?"
Reklam
-Niçin ölmek istiyorsun? -Çünkü hayat yaşama zahmetine değmiyor.
- Niçin eskiye bu kadar bağlıyız? .. - İster istemez onların bir parçasıyız.
Boş işlerde ne kârımız var, başka işlerle niçin uğraşılıyor?! Şu da var ki zevk için, lezzet için zikretmeyeceğiz. Mevlâ Teâlâ razı olsun diye zikredeceğiz. Zikrederken her yüz tesbih başında ne diyoruz: "Allahım! Maksudum Sensin.İstediğim de Senin rızandır." Bu ne demektir? "Ya Rabbi! Seni zikrediyorum, bu zikrimden ve diğer ibadetlerimden kastım; Senin cemâline kavuşmaktır, isteğim; Senin rızandır, başka bir şey istemiyorum." demektir.
"Niçin hâlâ, hakkında verilecek hükmü bekleyen bir maznun gibi, için titriyordu? Ondan daha ne isteyebilirdim? Daha ne bekliyordum?"
Reklam
Etrafımda hiçbir ağaç yok. Göremediğim için belki de var; fakat gece onları o kadar sımsıkı yakalamış ki... O halde niçin ağaçların, gecenin beri tarafına doğru aktığını hissediyorum? Bakın geride bıraktığım ışıklara. Sonra dinleyin. Dinleyin, sesi işitiyor musunuz? Mızmız hımhım bir ses... Ne hışırdayarak, hatta gürleyerek geçen rüzgâr bu mızmız sesi örtebiliyor, ne de yakınlarda gece ile büyüyerek akan derenin homurtusu. Çünkü bu ses bütün geride bıraktıklarımın sesidir. Artık ben, at sırtında bir nehir gibi geçiyorum. Fakat o sesler benim itiyatlarımın bağdaş kurup oturdukları yerin sesleridir. Ne kadar kaçmak ve uzlaşmak arzusuyla dolu isem, o kadar da bağlanmak, kalmak, bağdaş kurup oturmak istiyorum. İşte her şey bitmek üzere: Atın geceye yapışan solukları; duvarlardan, ağaçlardan sızmış. Aç ve susuz toprak onları emmiş. Önümüzde yükselen kan damlası, şişirilmiş bir kauçuk gibi delinmiş, pörsünmüş, olduğu yere çöreklenmiş... İşte, şimdi o çöreklenen şeyin de başını kaldırarak bir müddet dolaştığını ve sonra sonbahar yapraklarının arasına karışıp kaybolduğunu duyarak görüyorum. Meydanı, lükslerin çiğ ziyası birdenbire tekrar kaplıyor. İşte her şey bitti.
Gece ve AtKitabı okudu
Diktatör
Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik? Bunu bir adam biliyor: Enver!
Sayfa 30 - Pozitif YayınlarıKitabı okuyor
Onun yerine düşünebilmemiz mümkün değil, neler hissettiğini tahmine çalışabiliriz. Giyim kuşam farkından, dilinden ve töresinden, dağlarına ovalarına kadar her şeyiyle yabancısı olduğu bir iklime hiç te hazırlıklı olmadan ve tabii irade dışı bir giriş, vaziyete göre de ebedi çıkış yok. Kime, nereye niçin götürülüyor, akıbeti ne olacak? On üç yaşında bir nazenin için acınacak kader! Ve bu kader, onu öyle bir yoğuracak ki! İlerleyen yıllarda o kendini tanıyamayacak, biz şimdiki duygularımızın ne kadar yersiz olduğunu görüp hayıflanacağız.
o kadar doğru ki...
İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.
Sayfa 286 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 15. basımKitabı okuyor
Reklam
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?
Salim’in elini tuttum; çektim, gözünün içine baktım: "Sen bacaklarını kaybetsen, Fatma'n seni daha çok sever mi?" Salim anlamamış gibi gözlerini açtı. Sonra yavaş yavaş gözlerine eski ma’nâsızlığı geldi. "Yavuklunu mu düşünüyon Beyim," dedi. Salim’in ağzını elimle kapadım. Başım düştü.Niçin ruhumun bu ateşten gömleği, sırtımdan canıma geçiyor? Gözümden, dilimden kızıl, yakıcı yenlerini gösteriyor...
Bana her şeyi bağışlayan güzel Tanrım, niçin verdiklerinin yarısını alıp bana özgüven ve yeterlilik duygusu vermedin ki?
Niçin daralıyoruz? İşte herşeyimiz var, daha ne istiyoruz? Yeni, alışılmadık, bizi bir süre oyalayacak bir şey. Bu mu?
Sayfa 94 - Dergah Yayınları
Niçin avının peşinden düşmekte özgür bir kuş değilim ben?
Sayfa 8
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.